Cumhurbaşkanı Gül PKK “pervasız bir plan içine girdi” diyor.. Gül demek istiyor ki: PKK Şemdinli ve çevresini (Hakkârı) yönetimi
altına alma girişiminde bulundu, bu bölgede PKK iktidarı kurmak ve oradan
yayılmak istiyor.. Bu ne cüret bu ne pervasızlık?!
Hemen diğer haber: Esad, Halep’i geri almak
veya Batının ve Türkiye’nin desteklediği Ordu’dan temizlemek için 20 bin
askerini seferber etti..
Ankara, anlaşıldığı kadarıyla, Şemdinli’yi PKK yönetiminden kurtarmak için
bölgeyi kuşatma altına aldı.. Veya, Şemdinli ve çevresini PKK’ye terketmemek
için..
İki olay arasındaki farkı çok da anlamış
değilim! Siyasi basiretim mi bağlandı sizce?! Her iki “Başkent” de bir “istila
hareketi”ne karşı önlem mi alıyor!?
Acaba, Halep’in (Suriye’nin) işgali veya
fethedilmesinin arkasında Türkiye ve ABD, Katar ve Suudi Arabistan varsa..
Şemdinli ve çevresini (Türkiye’nin Güneydoğusu’dan başlayan..) işgal girişimi
arkasında kimler var?
Biri bana bunu anlatsın.. Tabii, en iyi
Ankara anlatır.. Bizim “düz mantığımız” karşısısında, şüphesiz ki onlar
entelektüel düzeyi yüksek karmaşık açıklamalar yaparak bizi ikna edebilirler..
Biz de karşılarında “aptal” görünmemek için,
anlamış gibi yaparız nasıl olsa!
***
Üstüne üstlük Hilari Klintın da pattadanak gelmez mi Ankara’ya! Kafam iyice
karıştı!
Acaba Şemdinli’de işler nasıl gidiyor diye
yakından gözlemeye mi geldi? Yoksa Esad’ın Halep’i temizleme operasyonu ve
Şam’da iktidarın bir türlü yıkılmaması karşısında, Ankara ile yeni bir
eşgüdüm-işbirliği çerçevesinde acil
eylem planı mı koyacak RTE’nin masasına!
TSK da tam kıvamında çünkü!
Ülkemizin “Siyasi İrade”sinin (Ankara ve Vaşington) her türlü emirlerini
yerine getirecek bir Ordu yapısı oluşmuş durumda!
Ne demişti Hilmi Özkök (*): ABD Irak
savaşına girmemiz için AKP üzerinde baskı yapmamızı istedi. Biz reddettik..
Şimdi böyle dolambaçlı yollara gerek bile
kalmadı: AKP Suriye konusunda kendisi hazır ve nazır: Emredersin komutanım durumunda.. Ordu da AKP karşısında emredersin komutanım durumunda! Sorun
çözüldü..
Belki de Hilari, hem Şemdinli hem Şam
olayları arasında bir eşgüdümü sağlayacak! İki stratejik ortağı PKK ve
Ankara’yı bir şekilde uzlaştırması gerek.. Yumurtaları kırmadan!
***
Şimdi burada bir “demokratik ikilem” sorunu ortaya atacağım.. Buna savaş veya barış ikilemi de
diyebilirsiniz.. Bu ikileme, öncelikle, AKP’ye her türlü diktatörlük desteği
vererek dünya çapında demokrasiye büyük katkıda bulunmuş pek seçkin
aydınlarımızın bir çözüm getirmesi dileğimdir:
İlk
durum:
“Ordu itirazsız tamamen siyasi iradenin
emrinde olmalıdır” biçimindeki “demokratik doğru olgu”..
İkinci
durum:
Diyelim ki ülkenin ve Ordunun içine itilmek istendiği savaş, haksız bir savaş..
Savunma savaşı değil. Bölgeyi daha büyük kan gölüne döndürecek savaş.. Ve
emperyalist çıkarlar için bir savaş.. Her yönüyle kayıp bir savaş..
Ordu’nun bu durumda “milli irade iktidarına” ve onun üstünden Vaşington talimatına tam
uyum göstermesi, itiraz etmemesi “demokratik” mi olur?
Veya itiraz etmesi, iktidarı ve halkı ikna
etmeye kalkışması mı “demokratik” olur?!
Bendeki kafa karışıklığı! Belki de onların
kafasında böyle bir karışıklığın zerresi bile yoktur! Ama şimdiki durumda bu
“ikilem” zaten çözülmüş durumda: Hilari, Conisinin yerine Mehmet’i geçirmektedir..
Demokratik süreç, milli iradeye uygun
olarak işlemektedir!
***
Gelelim
Şemdinli’ye: PKK, Türkiye gerisindeki hem arazi (Irak- Suriye) hem ülke ve güç
(Irak/Kürt- ABD ve daha bilmemneler) bakımından müthiş arka bahçesini
kullanarak, daha önce de denediği, bir alan-bölge-yerleşim ele geçirme planı
içine girdi. Şüphesiz, ülke içinde geniş bir tabanı olmasa, bunu
gerçekleştiremez.. Suriye’yi yıkmak için kurulan dünya (ve tabii öncelikle
Türkiye) cephesi, PKK için de öncelikli yeni bir durum yarattı.. Ankara bunu
bilmez mi!? Ama politikalar ABD çıkarlarına göre bir öncelik sırasına sahip..
Hiç unutulmasın: TSK, Karakollar vb açık
hedeflerdir. İsteyen herkes gidip vurabilir.. Hele güçlü silahlı ve gizli bir
yeraltı savaşı sürdüren ve baskında ustalaşmış bir örgüt söz konusu ise..
Şimdiki ise sadece baskın değil, alan ele geçirme ve koruma...
Bu iş zor. Suriye ile birlikte Türkiye de
Kürt meselesi çözüm yoluna mı girdi?!
Şimdi Kürt meselesine yeniden damardan girme
zamanı geldi..
(*) Dünkü yazımda İnternet siteleri onun zamanında kuruldu diye yazmıştım, öyle
olmadığını açıkladı, düzeltirim..
-- 6 Ağustos 20012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder