Acı acı güldüm;
yargıç “burada siyasi yargılama
yapılmıyor” demiş Doğu Perinçek’e..
Mustafa Balbay
dünkü ara savunmasında diyor ki: “Burada insanlar artık
gerçeği aramıyor, kendini arıyor, ‘ben böyle bir tablonun neresinde olabilirim’
diye.. İçeride bir kişi ile ilk kez karşılaştığında soruyor, ‘siz kimsiniz?’.
Yanıt: ‘İddianamede sizinle en çok irtibatta olduğu iddia edilen kişi’.”
Tuncay Özkan, Danıştay katilleriyle birlikte aynı sırada
yargılanmaktan duyduğu utancı dile getiriyor…
Mahkeme, salondan
izinsiz tuvalete çıkmayı yasaklamış..
Bir zaptürapt ki, Allah
düşman başına vermesin!
Düşündüm ki, yasaların,
hukukun adaletin mahkemesi değil.. Peki ya ne?
Bu davayı sürdüren,
düzenleyen, kuran, planlayanların sureti..
Arkalarındaki politik
yüzlerin, iktidarların hak hukuk adalet demokrasi kavramlarıyla ilişkisinin
Silivri’ye yansıması..
O yüzlerdeki
yüreklerdeki beyinlerdeki karalığın yansımalarını yaşıyoruz Silivri
salonlarında...
***
Koca adam Yaşar Kemal dün mesaj atıyor: “Dağın
öte yüzü gözükmüyor, ufuk kapalı..”
***
Cemil Çiçek, yazık ki
yazık bir insan.. Milletvekillerinin tutuksuz yargılanması için bulunan onlarca
çözüme, tabi olduğu Mutlak İrade’nin “hayır demesi karşısında, son noktayı şöyle
koyuyor:
“Anayasa ve yasalar çözüme izin vermiyorsa
yapacak birşey yok".
Anlıyorsunuz
değil mi! Yani Anayasa da babayasa da yasa da hukuk da adalet de mahkeme de Meclis de, tek kişi diyor anlayacağınız.
Mutlak İrade, izin vermiyor!
***
Uludere.. İnadına.. Uludere, iktidarın karanlık ilişkilerinin düğüm yeri mi yoksa?
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Pentagon’un sızdırdığı Uludere
haberi üzerine “Wall Street Journal’de böyle bir yazı
çıkacağını biliyorduk” sözü gözden kaçtı ve
üzerinde durulmadı..
Pentagon’un
açıklamasının özü “Biz yapmadık TSK yaptı” idi. Hükümetin bombalamada siyasi
yetki ve sorumluluğunu gözardı ediyor, “suçu” TSK üzerine yıkıyordu. Haberde
özellikle dikkat çeken ifade şöyleydi: Daha
ayrıntıyı görüntü alalım diye önerdik, ama TSK reddetti ve bölgeden
uzaklaşmamızı istedi..
Gül’ün açıklamasına
dönelim: Pentagon, Köşk’e hükümete, böyle bir açıklama sızdırıyoruz, diye bilgi
mi verdi? Gül, bu haberi önceden nasıl biliyordu? Yanındaki gazeteciler ne
yazık ki veya her zamanki gibi, can alıcı soruyu sormamışlar..
Olayın üzerinde
ABD-Türkiye özel bir sır perdesi mi var? Ortada zaten bir “kurban” var: TSK, hatasının bedelini ödesin, biz de
temize çıkarız biçiminde bir komplo veya işbirliği mi?
***
Erdoğan’dan Uludere’yi
unutturmak için bugün yeni ve çok özel açıklamalar bekliyoruz..
“Tasmalı gazeteciler”, kesmedi.. “Onları tasmalarından kurtardık”, çok çok ucuz laf.. Çünkü ortada bu
kez gerçekten iktidar tasmalılar kol
geziyor.
Medya patronlarına “paralarını sen veriyorsun, o zaman kendi
düdüğünü çaldır” demesini bildiniz..
Yani “patron tasmalı gazeteci” önerisinin
patenti size ait!
Ama Başbakanın bu
önerisi ortağı Cemaat yazarlarına sökmüyor. Balyoz bavulcusu Mehmet Baransu
bile “Medyada partisinin sözcülüğünü yapan, emir ve korkuyla yazı yazan
(yazamayan), sayıları da bir hayli fazla olan bu Ak silahşorlar”den bahsediyor!
***
Düşünüyorum da, Uludere
katliamını kapatmak için, Suriye’de Esad’ı alaşağı etme çabalarının arttırır
mı?
Acaba, Esad’a karşı
savaşın bayraktarları olan, son satılan iki gazetenin Suriye manşetleri buna
hazırlık olabilir mi?
Haziran ayında Hilary Clinton, Suriye savaşını
konuşmak üzere Ankara’ya geliyor da..
Herşeyi en iyi unutturma projesi Suriye’dir, Erdoğan için.
***
Suriye, Erdoğan’dan savaş kahramanı yaratır mı?
Savaşçı Erdoğan imajı,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, başkanlık sistemini öngörecek yeni anayasanın
Referandum’la kabulunde bir numaralı rolü üstlenir mi?
Önceki yazımda “Erdoğan Mucize Bekliyor” demiştim..
Bu mucizenin Suriye’den
içeri girebileceğini hesap ediyor olabilir…
Kıbrıs’ın ve Öcalan’ın,
Ecevit’i nasıl sandık kahramanı yaptığı aklıma geldi de..
Hinoğluhince düşünmeye
başladım..
-- 29 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder