22 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan
Bursalı
“Bizim
rejim sorunumuz yok, demokrasi sorunumuz var”.. Siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu, net bir dille böyle
diyordu (Vatan, Mine Şenocaklı ile söyleşi, 14 Mayıs 2012). Bu köşede yayımladığımız
uluslararası araştırma sonuçları (“AKP 10 Yıl -Uluslararası Göstergelerle
Türkiye”, kitabımda) Türkiye’nin melez ülke kategorisindeki yerini belirliyor.
Bu saptamanın bütün alt kategorilerinde
(demokrasi kültürü vb) de, Türkiye’nin demokrasi kategorisine geçebilmesi için,
yıllarca ekmek yemesi gerektiğini gösteriyor..
Ama, hayır, AKP ulemaları, durmadan Başkanlık
Sisteminin faziletlerini anlatmakla meşguller.
Nedeni de belli: Erdoğan Köşke çıkacak,
Başkanlık yetkileri istiyor!
***
RTE, hayatının en zor işine soyunmuş durumda.
İsteğini durmadan tekrar eden “adamları”na rağmen, Başkanlık sistemini
gerçekleştirmesi, fiili olarak zor veya mümkün değil.
Neden “Başkanlık”?
Bu sistemin papağanlığını üstlenenlere
bakılacak olursa, parlamenter sistem sorunlu, Türkiye bunun acısını
çekti.. Peki ama Erdoğan’ınn ne
derdi var parlamenter sistemden? Hiç bir derdi yok, hatta fazlası var: AKP
döneminde parlamenter sistem ülkenin tek parti diktatörlüğü gibi yönetilmesine
hizmet ediyor!
Bütün yasaları geçiriyor Erdoğan... Valileri,
belediye başkanları aracılığıyla, toplumun temelinde kültürel olsun dinsel
olsun her türlü muhafazakarlığı körüklüyor. İstediğine bal – şeker,
istemediğine kamçı, cop, biber gazı, dayak.. hapishane..
Erdoğan ve yandaşları, 3 iktidar döneminde,
parlamenter sistemde neyi yapamadı da şikayetçi?
Hepimiz biliyoruz ki, Çankaya’ya çıkmak
isteyen Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanlığının bugünkü yetkileri “kesmiyor”. O,
hükümeti de yöneteceği yetkiler istiyor. Böylece, kabul ederse Gül ve diğerleri
de ancak onun emrinde hükümette görev alabilecekler.
Erdoğan, kısıtlı yetkilerle Köşk’te
oturabilecek bir insan değil. Bu nedenle, zorluyor.
Ama imkansızı zorluyor. Kendi partisinden
bile çok sayıda milletvekili Başkanlık sistemine evet demiyecektir.
***
Peki ne yapacak?
Eğer bugünkü
hırsı ve tek adamlık ruhu, iki yıl daha sürerse, Anayasa’yı bu yolda
değiştiremezse, Çankaya’da oturmaktansa Başbakanlığa geri döner! Parti tüzüğü
değişir..
Tabii ara çözümler de var: Örneğin hınk
deyicisi bir başbakan, hınk deyicisi bir parti başkanı bulabilirse ve onları
Çankaya’dan yönetebileceğine inanırsa, Çankaya’yı kerhen kabul eder..
En son olasılık ise, Gül’ün Başbakanlığını
kabul etmesidir: “5 yıl sonra yeniden Başbakanlığı devralırım” düşüncesiyle..
Siyasette dengeler çabuk değişir, ama
AKP’deki istikrarlı yapı, olasılıkların hemen hemen hepsinin bugünden belli
olmasını mümkün kılıyor..
RTE
için en büyük belirsizlik de budur: Çankaya’ya çıkarsa, bir daha Başbakanlığa
dönememe olasılığı, güçlü bir şekilde ortaya çıkabilir.. Kardeşim, AKP içinde herkes üçüncü beşinci sınıf insan mı!
***
RTE’nin Anayasa yazılımını hızlandırması,
ortaklaşa bir sonuç çıkmayacağını bile bile, şunun şurasında Cumhurbaşkanlığı
seçimlerine iki yıl kalmasındandır. RTE yeni Anayasa’da Başkanlığı zorlayacaktır
deneyecektir..
“Kürt
meselesinde çözüm” tavizi verse, BDP’nin 30 milletvekili yetmiyor
kendisine. Çünkü Meclis’te Anayasa değişikliği 367 oy istiyor.. Böyle bir
tavizle, MHP’yi yanına alamaz..
RTE’nin Başkanlık sistemli önerisini
Meclis’te kabul ettirebilmesi imkansız. Referanduma götürebilmesi için bile,
diğer partilerden en az 4 milletvekilinin oyunu alması gerekir.. bırakın kendi
partisinden tüm milletvekillerinin oyunu almasını..
RTE’nin MHP’yi yanına çekmesi gerekiyor (53
milletvekili). Bu nedenle RTE, Alpaslan Türkeş’in bir zamanlar başkanlık
sistemi istediğini söyleyerek, Bahçeli’yi sıkıştırıyor.
Peki, MHP’yi nasıl yanına çeker? Ya “büyük
tavizlerle” ya da MHP’yi yutarak.. Bu dönem seçimlere kadar, salt Anayasa
oylaması için, bu iki olasılık da mümkün değil.
Tek seçenek kalıyor, Başkanlı sistemli
anayasa önerisini halka götürmek.. Peki bu ne kadar mümkün? Bence sıfıra
yakın..
Yani RTE, Başkanlık Sistemini ancak rüyasında görmeye devam edecek, öyle
gözüküyor.
Normal Anayasa’yı bile, salt AKP milletvekillerinin
desteği ile kabul ettirmesi de çok çok zorken..
Erdoğan’ın iki yıl içinde mucize yaratması gerekmekte..
Türkiye “acil demokrasi” bekliyor, RTE’nin
derdi ise Türkiye’yi daha bir diktatörlüğün boyunduruğu altına almak..
Bakalım “kim” galip gelecek!?
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder