SAYFALAR

21 Mayıs 2012 Pazartesi

19 Mayıs’ı İnkarı Anlamaya Çalışmak


20 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset

Çelenk koymak için izin istenecekmiş! Aklınıza şaşarım! Olmayacak işlere kalkışmayın! Milletin yasası mı, uyduruk uygulamalar mı! Hergün örneğin Taksim Cumhuriyet Anıtı’nı milletin çiçeğe çelenge boğmasını hangi güç engelleyebilir merak ediyorum! Taksim nasıl özgürleştirildi!?
19 Mayıslar ise hiç bir zaman esir alınamayacak bu ülkede! Bu nedenle de özgürleştirilmeleri gibi bir sorun olmayacak. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okullardan kaldırdılar.. Ama girip çıktığım yerlerde duvarlar bu hitabe ile tanışmaya başladı.. Yüzbinler, belki de hiç bir zaman okumadıkları Gençliğe Hitabe’yi okudular ve öğrendiler.. Örneğin Şişli, dev Atatürk posterleriyle süslendi püslendi ve hayatının 19 Mayısını yaşadı.
19 Mayıs bir ruhtur! Ülke’dir, Vatan’dır, Dil’dir, Yurttaş’tır, Kurtuluş’tur, Kültür’dür, Cumhuriyet’tir, Demokrasi’dir, Laiklik’tir, Kadın erkek eşitliğidir! Kadın ve Erkek özgürlüğüdür! Özgürlüktür! Bağımsızlıktır, yine özgürlük ve yine özgürlüktür!
19 Mayıs ulustur, millettir! 19 Mayıs gençliktir, mücadele ruhudur.. Varoluştur 19 Mayıs! Diriliştir!
***
Şimdi, 19 Mayıs’ın varettikeri, 19 Mayıs’ın yarattığı ortamda iktidara gelenler, “analarını” beğenmiyorlar.. Ana kutsaldır! Meydanlarda atıp tutmuyor musun kutsaldır diye! Hayır, bu ülkeyi vareden herşeyi yoketmeye giriştiler.. Önce okumuş yazmış inkarcılarını saldılar dört bir yana.. Sözde, Kurtuluş Savaşı dahil, öncesi ve sonrasıyla herşey kötüdür, yanlıştır.. Yıkılıp yokedilmesi, bu ülkeden kazınması gerekir..  Bu, ülkeyi kazımaya kalkışmaktır!
Başı poşetlenerek köşeyazarı yapılmış biri, tarih çarpıtıcılarının ortalığa saçtığı herzeleri geçenlerde köşesine taşımış.. 19 Mayıs aslında resmi tarihin ve yalanın sıfır noktasıymış! Çirkinliğin ve çirkefliğin bu kadarı!
***
Temel soru şudur: Nasıl oluyor da, Kurtuluş ve Kurtuluş inkarcılığı bu kadar bir tepe yapabiliyor? Neden? Bu ulusun varoluşunu, “kutsal” saydıklarını adım adım bertaraf etmeye kalkışmak, neden? Adım adım, deneme yanılma ile, sözde yasaklar koyarak, bir adım ileri bir adım geri atarak ama hiç vazgeçmeyerek... Ama niçin?
Şöyle sayıp dökün son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin köklerini, kuruluş damarlarını tıkamak, ortalıktan hepten kaldırmak için yapılanları! Genç nesillerle Mustafa Kemal’in karşılaşmasını okullarda başlayarak engellemek, niçin?..
95 yılın üzerini şalla örtmeyi bir kenara bırakın, çimentolamaya kalkışmak, ama neden? Başarılamayacak bir işe kalkışmanın anlamı nedir?
Bu temel soruyu anlamaya çalışmalı.. Düşünüyorum taşınıyorum, tarihe karşı bu büyük kalkışmanın nedeni olarak salt bir noktaya odaklanıyorum..
***
Yeni Türkiye “kurucusu” ve onun tek adamı-lideri olarak Recep Tayyip Erdoğan yaratmak.
RTE’nin 10 yıllık “Türkiye pratiği”, ülkede kendisinden başka hiç bir “lidere”, yani rakip bir liderin “çıkmasına” asla tahammülü olmadığını gösterdi! Erdoğan Devlet demektir.. Türkiye demektir.. Her şey demektir! Taa, kupanın Galatasaray’a Fener sahasında verilip verilmeyeceğinin kararına kadar!
Erdoğan, en büyük yasadır ülkede! “Beyefendi”den izin almak yeterlidir, yasaların uygulanmaması ve üzerine çıkılması için.. (H.Şükür örneği)
Beyefendi’nin geldiği yer, “ideolojik ekol”ü, zaten Mustafa Kemal’i reddeder. 10 yıllık zamanda, bu reddiyeye, bir de “yalan tarih” yazıldı, yazılıyor. Olmayan veya üçüncü- beşinci önemdeki “yan” veya eklenti tarih, ana tarihi akım yapılmaya çalışıldı. Neler neler!
Eğer bu başarılırsa, 2003’den itibaren, hele hele 2023’te “Yeni Türkiye” kurulmuş olacak. Herşeyiyle yeni, geçmişi silinmiş veya yeniden kurgulanmış..
Ve yeniden yaratılmış bir “gerçek Türkiye” imajının kurucu sahibi ve lideri de Recep Tayyip Erdoğan!
***
Beyefendi’nin iki lidere tahammülü yok.. Atatürk dönemini nasıl sahiplenecek bilmiyorum, nasıl tamamen silip atar bilemiyorum, nasıl yokedebilir...
Ama bunu yapabilmenin tek yolu olduğuna inanıyor belki de: Kendi döneminde tepeden tırnağa farklı, geçmişi kötüleyerek tamamen yokederek, üzerine kendi tarihini  yazarak ve  kendi Türkiye’sini kurarak..
Atatürk, zoraki bir “sahte lider”e, 19 Mayıs “yalan tarihin sıfır noktasına” indirgendiğinde ve bütün bunlar kitaplara da girdiğinde..
O zaman geride bir RTE kalacak ve onun yazdırdığı tarih..
Yeni bir “Kurucu Lider”e oynuyor RTE..
Bu mümkün mü?
Türkiye çapında bu soruya verilmeye başlanan yanıtı görme zamanlarındayız..
---

1 yorum:

  1. bu köşe yazınızı kendi kalemimden çıkmış gibi okudum adeta, gazete elimdeyken aklımdan geçen herşey bu satırlarda.. herkes okumalı.

    YanıtlaSil