CHP’lilerin dışarıda bırakılmasıyla komisyondan
hızla geçirilen yeni yasa tasarısını okuyorum.
Eğer Meclis’ten de aynen geçerse..
8 yıl kesintisiz eğitim sona erdi. Öğrenim
kademeleri 4 (ilkokul) +4 (ortaokul) +4 (lise) oluyor.
Başlama yaşı, 5 değil 6 yıla çekildi. Neyse! Ama
dünyada bütün ülkelerin yöneldiği “okul
öncesi eğitim” yasada yok, yani zorunlu/devlet destekli değil. Aslında
devletin tam da okul öncesi eğitime büyük destek vermesi gerekir.
Çünkü, bir yıl okul öncesi eğitime giden
çocuğun, zeka yaşının ilkokul ve sonrasındaki eğitimde 2 yıl fark atarak geliştiği, eğitime de “bir yıl avantajlı
başladığı” bilimsel araştırmalarla kabul ediliyor.
Zaten toplumlar arasında süren “insan zenginliği
“yetişkin insan gücü” yarışında, okul öncesi eğitim alanlar öne fırlıyor!
Türkiye önemli bir fırsatı kaçırıyor!
Yeni tasarı, bu açıdan Türkiye’nin
ihtiyaçlarına, en önemli noktada destek vermiyor ve yenilik getirmiyor..
***
8 yıllık kesintisiz eğitimin bölünmesinin
sonuçları kötü olacak. 8 yıl temel bilimsel bilgilerin bir bütünlük halinde ve
çocuğun sosyal ortamda sosyal gelişimini ve toplumsal ilişkilerini geliştirici
özelliklerle verilmesini sağlıyordu. Türkiye’nin “eğitim/yıl” süresini 4 yıldan
6,5 yıla yükselten temel etken, 8 yıl kesintisiz eğitimdi. Bugün 6,5 yıl bile,
Türkiye’yi geri ülkeler sınıfında tutuyor!
İlköğretim “zorunlu 4 yıl ilkokul ile zorunlu 4
yıl ortaokul”u kapsıyor. 6-13 yaş “mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş” arasını
kapsıyor.
İkinci dört yıl, ortaokulda geçecek. Burada
ayrışım başlıyor.
İmam hatiplilerin ortaokulu açılıyor! Hiç
şüphesiz, teşvik edilecektir, çocuklar buralara yönlendirilecektir. “İmam hatip ortaokul liselerinde de, dini
eğitim programının yanısıra, diğer ‘normal’ okullardaki ders programı
yürürlükte ne var bunda,” denmesine bakmayın. Düşünce yapısının nasıl
biçimlendiği, dünyaya küçük yaşta nasıl bakmaya alıştırıldığı ile ilgili bir
mesele bu.
İktidarın “başarı” çıtası, öğrencileri imam
hatiplere yönlendirme derecesi ile ölçülmeye başlanırsa, şaşırmayın. Böyle
giderse, imam hatipler ‘normal’ olur, diğerleri ise gavurların, dinsiz
imansızların gittiği okul olur!
***
İkinci dört yıl,
yani ortaokullar, herkes için “aynı” değil.
Bakanlık, ortaokul için paket eğitim programları, “program
seçenekleri” hazırlayacak. Öğrenciler bu paketlerden birini tercih
edecekler ve geleceklerini o andan itibaren belirlemiş olacaklar. Bakanlığın
eğitim programlarını nasıl, neye göre belirleyeceği bilinmiyor.
Ama mesela Arapça
dil seçeneğini almak isterseniz, bunu kuran eğitim ve bunun eklentileri ile bir
bütün olarak alabileceksiniz. Yani ben sadece Arapça öğrenmek istiyorum
derseniz, söylentiye göre, bu mümkün olmayabilecek.
Öğrencilerin daha o yaşta mesleki seçimlere
yönlendirilmiş olacak.. “ortaokullarda lise eğitimini destelyecek şekilde
öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler
oluşturulur” deniyor.
Üçüncü dört yıl, yani liselere, ortaokuldan aldığınız seçimlik derslerinize göre
devam edebileceksiniz, anlaşıldığı kadarıyla. Bunların bir kısmı size
üniversiteye taşıyamayacak. “Altın bileziği” kolunuza takacak ve serbest
piyasaya iş aramaya dalacaksınız..
Üçüncü dört yılın en önemli özelliği, örgün
eğitime katılma zorunluluğunun ortadan kalkıyor olması.
Açık liselere dışarıdan katılma olanağı
sunuluyor. Kızların bu noktada örgün eğitim almada büyük telefe uğrayacağı açık
ve seçik. Uzmanlar diyor ki, yüzde 70’i
devam etse iyi. Yeni yasa, kızlar aleyhine olan eğitimde cinsiyet farklılığını
düzeltecek bir özellik taşımıyor.. Haydi kızlar eve! Kocaya! Ev
hizmetlerine, tarlaya, çayıra, ineğe.. nasıl yaşıyorsan öyle!
Tabii, açık lise programına erkek öğrencilerin
de daha büyük rağbet göstermesi mümkün! Hem
çalışayım hem okuyayım zorunluluğu ağırlık kazanacak çoğu hane halkı için.
Zaten eğitimin kalitesi düşük. Milyonlarca
gencin cebinde, lise değil mi işte
diploma, olacak.. Ama normal bir lise öğrencisinin kazandığı beceri ve
yetenekler, onlardan uzak kalacak.
Bu program, liseli sayısını hatta arttırabilir
de, ama uyduruk eğitim almış gençler ordusu yaratır.
Merak etmeyin, bu programla üniversite
kapısındaki yığılma da durur.
Ekonominin, ülkenin, “piyasa”nın ihtiyacı olan
yetişkin işgücü, kaliteli “insan” yaratılamaz.
Rakamlara bakarız, belki de yuppiii yahu ne
güzel istatistikler iyiye gittiğimizi gösteriyor deriz..
Ama neden ihtiyaçların buna rağmen
karşılanamadığını, neden değişen mesleki koşullara, değişen insan ihtiyaçlarına
uygun insanların yetiştirilemediğini bir türül anlamayız!
--
Not: Nedim
Şener ve Ahmet Şık’ın serbest
bırakılmalarına sevindim.Beklentim bu yöndeydi, gerçekleştiği beni mutlu etti.
Hoşgeldiniz! Bütün tutukluları dışarıya istiyoruz.. Odatv’deki, Silivrideki
herkesi! Bitsin bu zulüm!
13 Mart 2012 Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder