SAYFALAR

10 Mart 2012 Cumartesi

Bilime Kulağı Gözü kapalı Kör İnançlar


Başbakan tam çarpıtıyor, 8 yıllık eğitimin Türkiye’nin, ekonominin zararına işlediğini söyleyecek kadar üstelik! 10 yıla yakın iktidardalar da şimdi mi akılları başlarına geldi! Demek 10 yıldır Türkiye’ye bilerek zarar veren bir iktidar var ülkede! Zarar verdiği yalan tabii, zaten 4+4+4 yasa tasarısının, 28 Şubat 1997 kararlarının son kalıntısının da temizliği olduğunu söyledi Salı konuşmasında! Yani bu bir intikam yasası! 
Aslında o bile bahane! Çünkü 8 yıl hükümetlerin programına daha önceki yıllarda girmişti bile! İktidar, imam hatip okullarının ve kız çocuklarının türbanlanmasının önünü tamamen açmış bulunuyor! Zaten amaç bu, gerisi bahane! Bu yasa Türkiye’nin gereksinimlerine göre değil, Başbakanını ve sahip olduğu ideolojisinin gereksinimlerine göre Türkiye’yi düzenliyor!
Başbakan, yeni eğitim modelinin “bilimsel” olduğunu söyledi üstelik! Ama bu konunda uzman, imam hatipçi olmayan bütün bilim-eğitim kuruluşlarının raporlarına baktığımızda, hepsi Başbakanın “bilimselliği”nin aksini söylüyor! Bir eğitim düşmanı yasa var karşımızda!
Boğaziçi Üniversitesi: Okulöncesi eğitimin tüm çağ nüfusuna zorunlu olarak iletilmemesi, okullaşma süreçlerine hazırlık açısından alt sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocuklar aleyhine, onarılması güç eşitsizlikler oluşturacaktır. Önerilen 4+4+4 modelinin ilk kademesi olan 4 yıllık eğitim kavramı hiçbir bilimsel temele dayanmıyor. Çağ nüfusu bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında, 7-11 yaş somut işlemler, 12 yaş üstü ise soyut işlemler dönemleridir. 
Dördüncü sınıftaki bir çocuğun, somut işlemler döneminin tam ortasındayken ilköğretimin ikinci kademesine geçmesi, bilimsel veriler ve bulgulara terstir. Ayrıca, çocukların soyut işlemler dönemine girmeden bir öğretim kademesini tamamladığı hiçbir gelişmiş ülke yoktur.
İlköğretim birinci kademeden sonra, öğrencilerin açık öğretim ve evde eğitim gibi olanaklarla da öğretim görebilme önerisi, özellikle alt sosyo-ekonomik düzeyden gelen kız ve erkek çocuklarını okullaşma süreci dışına çıkaracak. Böyle bir eşitsizlik, insan hakları açısından olduğu kadar insan gücü niteliğinin düşmesi açısından da eleştiriye açıktır.
Eğitim Reformu Girişimi (Sabancı+Tüsiad): Yasa, ilköğrenimi ikiye bölüyor ve zorunlu eğitimi 4 yıla indiriyor! Kız çocuklarının ilk 4 yıl sonunda okuldan alınmasının önünü açıyor! Dünya okul öncesi eğitime büyük önem veriyor. 3-6 yaş arası çocukların okullaşma oranı Belçika’da yüzde 99.6, Arjantin’de bile yüzde 71,2 iken, Türkiye’de yüzde 30’dur! Yasayla zorunlu hale gelmesi gereken okul öncesi eğitime, yeni yasada yer verilmiyor.
Tü̈rk Eğitim-Sen: Açık öğretim seçeneği ne ilk dört yıl ne de ikinci dört yıldan sonra verilmeli! Sadece hasta öğrenciler, gezici tarım işçilerinin çocuklarına ve örgün eğitim yaşını geçmiş öğrencilere verilebilecek bu hakkın, normal öğrencilerin önüne bir seçenek olarak sunulması yanlıştır!
Öz-De-Bir: Zorunlu eğitim okul öncesi eğitimi de kapsayacak biçimde 13 yıl olmalıdır. Örgün eğitimde 8 yıldan daha az süre eğitime yol açacak uygulamalar toplumun eğitim düzeyini de gerileteceğinden 8 yıllık zorunlu ve kesintisizlik ilkesi korunmalı. 8 Yıllık kesintisiz eğitim döneminde 5.ya da 6.sınıftan sonra toplumun beklentileri, eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda seçmeli dersler konulabilir.
ODTÜ Eğitim Fakültesi: Kesintisiz 8 yıllık eğitim tüm öğrencilerin mutlaka tek çatı altında eğitim görmeleri anlamına gelmez. Kesintisiz eğitim, her çocuk için vazgeçilmez olan ve sqonun bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimi açısından gerekli olan temel eğitimin kesintiye uğramaması anlamına gelmektedir.
Eğitim Sen: Yayıplamı düşünülen değişiklik, zorunul temel eğitime öğrencilerin 4. Sınıftan sonra dışarıdan açık öğretim ile devam edebilmesinin önüünü açıyor. Ve çocukların büyük ölçüde dini gerekçeler ileri sürülerek okuldan ve okul ortamından uzaklaştırılmasına kapı aralıyor. Teklifin yasalaşması durumunda 4.sınıftan itibaren örgün eğitim fiilen ortadan kalkacaktır.
 Eğitim-İş: Bir çok Avrupa ülkesinde temel eğitim kesintisiz olarak 8 yılın üzerinde uygulanmaktadır. Örneğin Avrupa ülkelerinde zorunlu eğitim, 8 ülkede 8 yıl, 9 ülkede 9 yıl, 12 ülkede 10 yıl, 2 ülkede 11 yıl ve 3 ülkede de 12 yıldır. Temel eğitim dünyada yaygın olduğu biçimiyle 9 yıl kesintisiz olmalı. Zorunlu eğitim, 1 yılı okul öncesi olmak üzere 13 yıla çıkarılmalı. Çok başlı eğitim sisteminden kaçınılarak Öğretim Birliği korunmalı. Eğitimin her aşaması parasız ve içeriği laik, demokratik, bilimsel ve ulusal olmalı.
TEPAV: 15 yaş üstü nüfusun %42’si, ilkokul ve altı seviyede eğitime sahip. Yani 4 yıldan fazla eğitim alamamış bir insan ordumuz var. 8 yıllık eğitim sistemi bu tabloyu iyileştirmeye başlamıştı. Bu kanun teklifini yapanlar, bu nedenle, tekliflerini gözden geçirmeli. Eğitim sisteminin düzeltmenin yolu, işleri daha da karıştıracak bir makyaj yapmaktan değil, öncelikle eğitimin içeriğini iyileştirmekten geçiyor.
Evet bilim konuşuyor, ama iktidarad dinleyen tabii ki yoktur ve olmayacaktır! Çünkü orada ideoloji, dini mühendislik konuşuyor!

İKİ YAZARIMIZI KAYBETTİK
Evet, arada sırada bize yazan Güney Gönenç’i ve ayda bir düzenli olarak yazan Çetin Aşçıoğlu’nu kaybettik. Göney Hoca’nın aramızdan ayrılışını geç duyuruyoruz, 3 Aralıkta Ankara’da ODTÜ’de yapılan törenle son yolculuğuna uğurlanmıştı. 24 Şubat’ta da, dergimizde ayda bir Hukuk Bilim yazarı yazan Çetin Aşçıoğlu’nu kaybettik. Aşçıoğlu üzerine haberi iç sayfalarımızda okuyacakınız.
G.Gönenç                     Ç. Aşçıoğlu

Güney Gönenç 1933’te Ankara'da doğdu; 1955'te İTÜ'yü bitirdi. 1963'te ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü'nde öğretim üyesi oldu. ABD'de yüksek lisans, İngiltere'de doktora yaptı. 1983'te, bir yıl sürgünün ardından, 1402 sayılı yasaya dayanılarak görevine son verildi. ODTÜ'de öğretim üyeliğine, uzun bir hukuk savaşımından sonra, Danıştay kararıyla döndü. Türkiye Bilişim Derneği Genel Başkanlığı yaptı, Elektrik Mühendisliği dergisinin yazıişleri müdürü, Bilim ve Sanat dergisinin genel yayın danışmanı, Bilim ve Sanat Yayınları'nın sorumlusu olarak çalıştı. Sosyalist kimliği ile tanınan Gönenç, son kitabı "Karanlık Zamanların Şarkısı"nda Türkiye’nin üniversite serüvenini, sürülen parlak beyinleri açısından da inceledi. Aykut Göker bu kitabını tanıtmıştı, gelecek sayımızda bir tanıtım daha yayımlayacağız.
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, Sayı 1303, 9 Mart 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder