SAYFALAR

22 Ocak 2012 Pazar

“Himalaya AKP” ve Yeni Dinamikler


AKP Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik AKP Himalaya gibidir, Erdoğan da tepesidir, kaya gibidir parti, içinde parçalanma, çatışma olmaz dedi.
Çelik, “Himalaya”dan çatırtı seslerini duyuyor da, millet önünde duymazlıktan geliyor. AKP yeni bir yapılanma sürecinde. Üç önemli koltuğa kimlerin nasıl oturacağı bu yapılanmayı belirliyor.
Üç Koltuk analizine devam:. Son iki-üç haftadır izlediklerim:
***
*Cumhurbaşkanı Gül, Bolu’dan Göl resmini twitter’indan veya Facebook’undan yayımlıyor. O sırada ortalığı Uludere götürüyordu. İki gün sonra Erdoğan, twitter haberleşmesini “hakara makara” diye nitelendiriyor.
*Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı koltuğu meselesini, kendine en uygun çözüm olarak keyfince 7 yıl olarak belirleyip, bir yasa ile de Anayasa maddesine “yama” tutturmaya kalkışında, Gül’e ikinci kez seçilme kapılarını kapatınca, Gül, CHP’nin kapısını çaldı, Yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi için!
*Herşey, Üç koltuk Boşalıyor, yazı serisindeki analizlere uygun gelişiyor. Kendisi Çankaya’ya çıkınca, Erdoğan’ın tercihleri arasında en sondadır, Parti Başkanlığını veya Başbakanlığı Gül’e bırakma olasılığı. Çünkü, Gül, kendisini Erdoğan’a oldukça eşitlenmiş görüyor. Erdoğan ise, Çankaya’dan hükümeti ve ülkeyi yönetmek dileğinde.
Anayasa’da Başkanlık yönetimi değişikliğini gerçekleştiremezse, ikinci en iyi tercihi, şüphesiz ki kadim/klasik, hükümeti kendine bağlı olanlarla yönetmektir. Sözünü dinleyecek..
Ama bunun hiç bir garantisi yok! Bunu da bilir Erdoğan.
Üstelik, tek koltuk değil, Parti Başkanlığı ve Başbakanlık gibi iki çetin ve çetrefilli koltuk söz konusu! 7 yıl boyunca bunları yönetebilme olasılığı sıfırdır!
Yani, bu iki koltuğun da, kendi başlarına ve kendileri için, süreçte oluşacak kendi güç dengeleri içinde davranma olasılığı kesindir.
Tepelerde üç güç arasında bir denge oluşturmak dünyanın en zor işidir.
***
Hem AKP’ye hem Cemaate yakın bir yazar, Cemaat ile Erdoğan AKP’si arasında büyüt çatlamadan bahsediyor. AKP’de ortaya çıkan “cemaat paranoyası”nın yanlışlığını, Cemaatin de Erdoğan’ın “devlet” politikalarına bu kadar sert karşı çıkmaması gerektiğini yazıyor.
Göz(ler)den kaçırdığı nokta ise, “Cemaat paranoyası” dediği şeyin, aslında AKP’nin altını oyup partiyi kendileri için tamamen bir “kabuk parti”ye dönüştürme faaliyetidir.
Bu, kaplumbağa kabuğunun altında, kaplumbağanın kendisinin değil de, örneğin bir kertenkelenin yaşıyor olmasına benzer.
Dinci siyasetçi lider ve adamları, siyasi parti olarak asla ulaşamayacakları varoluş biçimlerini, AKP kabuğu altında gerçekleştirem peşiindeler, üstelik en üst düzeyde hükümet politikalarını yönlendirmeye talip olarak...
Kürt, meselesi, İsrail meselesi, İran meselesi.. ne kadar mesele varsa hepsi konusunda politikalara sahipler...
Dinsel, parasal, mevkisel, eğitimsel vb yaygın “hizmet adamları”, siyaseti ana damardan yönetiyor! Burada hep söylendi ki, bunlar aslında siyasi partidir!
Başbakan ise “kuklalaştırılacak”, imamın buyruğunda yol açacak bir isim değil.
Zurnanın zırt dediği yer.
***
İki nokta daha:
1)                Cemaatın adamları, Başbakanın otoriter kişiliğinden şikayetçi! “Otoriter rejim” kaygısını dile getirmeye başladılar! Çünkü Başbakanın “otoriterliği”, Cemaati de sınırlandırmaya yöneldi! Cemaat, devlet/bürokrasi içinde istediği her türlü atamanın gerçekleşmemesi nedeniyle, Başbakana karşı siyasi konum belirledi! Erdoğan gibi otoriter bir lider yerine, daha yuşumak ve etkilenmesi kolay başka bir lideri tercih ediyorlar.. Bu(nlar) kimlerdir?!..
2)                Erdoğan’a karşı Cemaat –liberal yazar çizer ittifakı bir yıla yakındır iyice pekişti. Amerikancı-Cemaatçi Taraf, bu ittifakın baştacıdır. Tabii, cemaatin diğer gazetelerinde de bunu görürsünüz. Liberal eksen, Erdoğan’dan dışlandıkça, Cemaate yamanmaktadır.
Daha neler göreceğiz neler! Maydonozlu köfteler!
***
Hüseyin Çelik’le başladık, onunla bitirelim: Acaba Çelik bu çatırtılar arasında konumunu nerede belirleyecek? 
--22 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder