Aydınlık’ın sahibi Mehmet Sabuncu’nun gözaltına
alınması ile muhalif medyaya yönelik polisiye ve yargısal
sindirme-susturma operasyonları sürüyor.
Aydınlık ve Ulusal Kanal gibi muhalefetini
siyasal planda oldukça sert ve içerikli olarak sürdüren medya, polisiye
yöntemlerle ezilmeye çalışılırken... büyük patron medyasının ise aba altından
sopa ile iktidar yanlısı yayına zorlandığını dünya alem biliyor.
Patronlara Doğan Medya örneği yaratıldı,
vergiler salındı, onların pek çoğu haksız çıktı mahkemelerde.. Ama önemli olan
yıllar sürecek bir mahkeme baskısı ile Doğan medya üzerinde ipotek kondu...
Diğer büyük patron medyaları da Doğan medya örneğini içselleştirdiler ve
kendilerine “çeki düzen” verdiler. Böylece bir zamanların ünlü kanalları tatlı
su yayıncılığına başlayarak seyircilerini büyük ölçüde kaybettiler..
AKP iktidarının tek ölçüsü var “demokrasi
oyunlarında”. Meşru ve hukuki zeminde iktidara ve düzene muhalefet eden partilere
ve medya organlarına karşı tavrın... Muhalefeti, düzenin normal bir olgusu
olarak kabul ediyor musun, yoksa etmiyor musun..
Ediyorsan oyunu kurallarına göre oynuyorsun...
Etmiyorsan, demokrasi dışı bir iktidarsın ve hızla tek parti diktatörüğüne ve
daha ötesi faşizme yelken açıyorsun, demektir.
Bugün medya üzerinde iktidarın açık ve kapalı terörü esmektedir...
ABD dahil, AB ve uluslararası kuruluşlar,
özellikle son iki yıldır, ülkemizde basın özgürlüğünü ayaklar altına alan
iktidar ve uygulamalarına dikkat çekiyor ve medya özgürlüğü ile demokrasi
arasındaki birebir ilişkiyi vurguluyorken...
AKP iktidarının bütün bunları “iplememesini”
nasıl yorumlayacağız?
***
Ergenekon “açık
örgüt kazanı”na, 4-5 yıldan beri, eski veya yeni ortaya çıkan veya çıkacak
olan rejim-iktidar muhaliflerini durmadan atmaları, iktidarın dünyada yeni
keşfettiği bir “muhalif temizleme” yöntemi olsa gerek. Düşünün 3 yıl önce
başlamış bir davaya, sürekli olarak “vay sen de ergenekondansın..” dierek
eklemeler yapması, olacak şey değil..
Zaten bir süredir iktidar yanlısı besleme medya
ve yazarlar ve Ergenekon tezgahını kuranlar, “Ergenekonu uyutuyorlar... hepsini salıverecekler bu gidişle..”
biçiminde ortalığı velveleye veriyorlardı. Belli ki istekleri, Ergenekon
kazanının altına “yeni insanlar ”sürmek ve kazanın yeniden kaynamasını
sağlamaktı..
Şimdiki tutuklamaların bir amacı bu...
İkinci amacı, “Ergenekon canavarı”nın hala canlı olduğunu aptallara göstermek..
Üçüncü amacı da, kurmak istedikleri tek parti
diktatörlüğü yolunda ilerlemek..
Ergenekon davası uzun zamandır artık bir “Van Gölü Canavarı”dır!
Bugünkü tutuklamaların diğer bir yönü de şudur: İktidar, Suriye üzerinde savaşçı baskısını
arttırdıkça, içeride polisiye önlemlerini ve baskıları da arttırma yolundadır.
Amerikalılara ve Avrupalılara, “Suriye’yi halletmede benden daha iyisini
bulamazsınız” mesajını ne kadar güçlü verirse, bu ülkelerin, AKP
iktidarının totaliter uygulamalarına göz yumacağını düşünüyorlar!
Türkiye giderek daha zor dönemeçlere giriyor...
OSMAN ŞAHİN’E KUTLAMA
Sevgili dostumuz, Türkiye’nin öykü yazarlığında
köşe taşları arasında yer alan Osman Şahin için “Ustalara Saygı” gecesi
düzenlendi. O kadar çok istedim gitmek, ama evden çıkamadım. Oysa Toroslardan
esen bu heyecanı orada bizzat yaşamak isterdim.
Ama olsun, şimdi Osman Şahin’in zengin
çağrışımlarla ve görselliklerle dolu öykülerini –yeniden- okumanın zamanıdır!
Bütün okurları da buna davet ediyorum.
Dostumuza kucak dolusu sağlıklı uzun bir ömür...
Ve buna karşılık da yeni öyküler diliyoruz..
--- 8 Aralık 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder