SAYFALAR

13 Kasım 2011 Pazar

TÜBA’ya Saldırmanın Hafifliği, S.Mardin ve K.Boratav Konusu


Şerif Mardin üzerinden Akademi’nin tartışılması ayıptır. “Neden üyeliğe kabul etmediniz?” sorusundan yola çıkarak, “o halde orası bir bilim akademisi olamaz, hükümetin siyasi kararı müdahalesi doğrudur” türünden fikirlerle Akademi’nin meşruiyetini gündeme getirmek ayıptır... Bunun tek amacı, iktidarın TÜBA’yı dağıtmasını meşru kılmaktır!
Ahlaki tutum, önce, iktidarın Akademi’ye üyeler atamasının doğru olup olmadığını tartışmaktır. Bu Evrensel Bilimin desteklediği bir durum mudur? Ayrıca, iktidarın bütün kurum ve kuruluşları “ele geçirme”`politikası “demokrasi” gereği midir?
Mardin’i burada “bilimsel başarımı” bağlamında tartışmak istemezdim. Zamanın ruhunu oluşturan ve neredeyse peygamber katına yükseltilen S.Nursi bağlamında da (Mardin’in burada katkısını önemle vurgulasak bile!) bir şey yazmayacağım.
Üniversite’de bu konularda bilgili bir Akademisyen dostumdan rica etttim. Mardin’in bilimsel başarımını “Web of Science”dan araştırabilir misin, diye. Bu çok tanınmış veri tabanı, uzman hakemlerin süzgecinden geçerek “yayınlanabilir” onayı alan ve fen, insani, sosyal bilimlerin mesleki dergilerinde yayımlanan bilimsel araştırmaları tarar ve sonuçları bildirir.
***
Veri tabanına “Mardin S*” anahtar kelimelerini girdiğinizde, Şerif Mardin hakkında aşağıdaki bilgilere ulaşıyorsunuz:
·               1971 – 1994 tarihleri aralığında toplam 17 bilimsel araştırma makalesi.. En yeni / son yayını 1994’te yayınlanmış.
·               Bilimsel yayınları toplam 30 atıf / referans almış; yani başka bilim insanları 30 kez Mardin’in yayınlarını kendi araştırmalarında kullanmış. Bu kriter, ne kadar evrensel değerde bilgi ürettiğiniz hakkında bilgi verir..
·               Mardin’in makale başına ortalama aldığı atıf sayısı 1.76. En fazla atıf alan makalesi, 1971 tarihli olanı: 14 atıf almış. Sadece beş makalesi atıf almış; diğer 12 yayınına referans veren kimse yok.
·               h- indeksi ise  3. Bu indeks toplam bilimsel yayınlardaki kalite ve başarımı ölçen başka bir kriter.
Eğer yukarıdaki bilgiler doğruysa, (düzeltmeye tabii ki hazırım) Mardin, bu nesnel bilimsel başarımı ile, Türkiye Bilimler Akademisi’ne üye olamaz. Akademi’nin bütün üyeleri, Şerif Mardin’i katlayarak aşan bilimsel araştırma ve etki derecesine sahipler. Makale sayısı çok düşüktür; makalelerine aldığı referans sayısı çok çok düşüktür ve h-indeksi dikkate bile alınmayacak düzeydedir!
Mardin’in şüphesiz Türkçe yazılmış çok sayıda kitabı var. Türkiye çerçevesinde tartışılan tezleri var. Mardin’in Türkiye’deki gazete yazıları, röportajları, köşe yazarlarınca adının sık sık anılması ve görüşlerinin tartışılması, TV programlarına çıkması, Türkçe yazıları... Bunları, evrensel “bilimsel aktivite” olarak değerlendirebilecek ciddi tek bir bilim insanı olmaz.
 Mardin’in bilimsel yayınları değenlendirildiğinde evrensel bilime, sosyolojiye büyük katkısından bahsetmenin maddi bir delilini göremiyoruz. Durkheim’le ve başka ünlü sosyologlarla kıyaslamaya kalkışmak ise, abesle iştigal etmek olur. Türkiye’de tanınmışlığı ile dünya bilimindeki yeri arasında, birbirine zıt durumlardan bahsedebiliriz!!! Ama buna rağmen, Akademi’ye üye olması “Türkiye ölçeğinde” yadırganmazdı. Ben “niye üye aldınız” demezdim, bunu bir denge konusu sayardım!
***
Taha Akyol “Bilimle Akademisi kimden yana” başlıklı yazı yayımladı! Burada “Akademi’nin bilim felsefi”ni gündeme getiriyor. Özellikle de, Türkiye’nin Marksist iktisatçısı Prof. Korkut Boratav’ın, Akademi’de konferans vermesini kalemine dolamış. Güldüm!
Ona göre, Akademi böyle bir sosyalist iktisatçıyı getiriyorsa, yanına bir de kapitalist iktisatçı getirmeliymiş ve onun yanında konuşturmalıymış ki, “tarafsız” olsunmuş! Kendisi televizyon programında öyle yaparmış..
Akyol’un “tarafsız”  programlarını biliriz! Ama mesele Akademi’de alternatif bir bilim insanının çağrılıp konuşturulmasına karşı aldığı bu ölçüsüz, bilimsel bir yanı olmayan tavrıdır!
Pardon, Akademi’de farklı görüşlerin dile gelmesinden niye korkulsun? Akademi’nin üyeleri ve dinleyicileri çocuk mu ki, Boratav onların “kafasını yıkasın”.
Ayrıca, bir bilim kurumuna çağırdığınız bir kimsenin karşısına farklı görüşte başka birisini çıkarmak kadar ayıp bir şey olamaz! Ne büyük terbiyesizlik olurdu! Dünyanın her yerinde Akademiler, üniversiteler özellikle farklı düşünen uzmanları çağırırlar, dinlerler ve tartışırlar!
Akyol, akademi ve üniversiter değerlerden ne kadar uzak!
Ama iktidarın insanı, Akademi’yi yıkan siyasi operasyona destek vermek zorunda kalınca, her silahı kullanmaktan kaçınmıyor, öyle gözüküyor!
--13 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder