Şerif Mardin
üzerinden Akademi’nin tartışılması ayıptır. “Neden üyeliğe kabul etmediniz?” sorusundan yola çıkarak, “o halde orası bir bilim akademisi olamaz,
hükümetin siyasi kararı müdahalesi doğrudur” türünden fikirlerle
Akademi’nin meşruiyetini gündeme getirmek ayıptır... Bunun tek amacı, iktidarın
TÜBA’yı dağıtmasını meşru kılmaktır!
Ahlaki
tutum, önce, iktidarın Akademi’ye üyeler atamasının doğru olup olmadığını
tartışmaktır. Bu Evrensel Bilimin desteklediği bir durum mudur? Ayrıca,
iktidarın bütün kurum ve kuruluşları “ele geçirme”`politikası “demokrasi”
gereği midir?
Mardin’i
burada “bilimsel başarımı”
bağlamında tartışmak istemezdim. Zamanın ruhunu oluşturan ve neredeyse peygamber
katına yükseltilen S.Nursi bağlamında
da (Mardin’in burada katkısını önemle vurgulasak bile!) bir şey yazmayacağım.
Üniversite’de
bu konularda bilgili bir Akademisyen dostumdan rica etttim. Mardin’in bilimsel
başarımını “Web of Science”dan
araştırabilir misin, diye. Bu çok tanınmış veri tabanı, uzman hakemlerin
süzgecinden geçerek “yayınlanabilir” onayı alan ve fen, insani, sosyal
bilimlerin mesleki dergilerinde yayımlanan bilimsel araştırmaları tarar ve
sonuçları bildirir.
***
Veri
tabanına “Mardin S*” anahtar kelimelerini girdiğinizde, Şerif Mardin hakkında
aşağıdaki bilgilere ulaşıyorsunuz:
·
1971 – 1994 tarihleri aralığında toplam
17 bilimsel araştırma makalesi.. En yeni / son yayını 1994’te yayınlanmış.
·
Bilimsel yayınları toplam 30 atıf / referans
almış; yani başka bilim insanları 30 kez Mardin’in yayınlarını kendi
araştırmalarında kullanmış. Bu kriter, ne kadar evrensel değerde bilgi
ürettiğiniz hakkında bilgi verir..
·
Mardin’in makale başına ortalama aldığı
atıf sayısı 1.76. En fazla atıf alan makalesi, 1971 tarihli olanı: 14 atıf
almış. Sadece beş makalesi atıf almış; diğer 12 yayınına referans veren kimse
yok.
·
h- indeksi ise 3. Bu indeks toplam bilimsel yayınlardaki kalite ve başarımı
ölçen başka bir kriter.
Eğer
yukarıdaki bilgiler doğruysa, (düzeltmeye tabii ki hazırım) Mardin, bu nesnel bilimsel
başarımı ile, Türkiye Bilimler
Akademisi’ne üye olamaz. Akademi’nin bütün üyeleri, Şerif Mardin’i katlayarak
aşan bilimsel araştırma ve etki derecesine sahipler. Makale sayısı çok
düşüktür; makalelerine aldığı referans sayısı çok çok düşüktür ve h-indeksi
dikkate bile alınmayacak düzeydedir!
Mardin’in
şüphesiz Türkçe yazılmış çok sayıda kitabı var. Türkiye çerçevesinde tartışılan
tezleri var. Mardin’in Türkiye’deki gazete yazıları, röportajları, köşe
yazarlarınca adının sık sık anılması ve görüşlerinin tartışılması, TV
programlarına çıkması, Türkçe yazıları... Bunları, evrensel “bilimsel aktivite”
olarak değerlendirebilecek ciddi tek bir bilim insanı olmaz.
Mardin’in bilimsel yayınları
değenlendirildiğinde evrensel bilime, sosyolojiye büyük katkısından bahsetmenin
maddi bir delilini göremiyoruz. Durkheim’le
ve başka ünlü sosyologlarla kıyaslamaya kalkışmak ise, abesle iştigal etmek
olur. Türkiye’de tanınmışlığı ile dünya bilimindeki yeri arasında, birbirine zıt durumlardan
bahsedebiliriz!!! Ama buna rağmen, Akademi’ye üye olması “Türkiye ölçeğinde”
yadırganmazdı. Ben “niye üye aldınız” demezdim, bunu bir denge konusu sayardım!
***
Taha Akyol
“Bilimle Akademisi kimden yana” başlıklı yazı yayımladı! Burada “Akademi’nin
bilim felsefi”ni gündeme getiriyor. Özellikle de, Türkiye’nin Marksist
iktisatçısı Prof. Korkut Boratav’ın,
Akademi’de konferans vermesini kalemine dolamış. Güldüm!
Ona
göre, Akademi böyle bir sosyalist iktisatçıyı getiriyorsa, yanına bir de
kapitalist iktisatçı getirmeliymiş ve onun yanında konuşturmalıymış ki,
“tarafsız” olsunmuş! Kendisi televizyon programında öyle yaparmış..
Akyol’un
“tarafsız” programlarını biliriz!
Ama mesele Akademi’de alternatif bir bilim insanının çağrılıp konuşturulmasına
karşı aldığı bu ölçüsüz, bilimsel bir yanı olmayan tavrıdır!
Pardon,
Akademi’de farklı görüşlerin dile gelmesinden niye korkulsun? Akademi’nin
üyeleri ve dinleyicileri çocuk mu ki, Boratav onların “kafasını yıkasın”.
Ayrıca,
bir bilim kurumuna çağırdığınız bir
kimsenin karşısına farklı görüşte başka birisini çıkarmak kadar ayıp bir şey
olamaz! Ne büyük terbiyesizlik olurdu! Dünyanın her yerinde Akademiler,
üniversiteler özellikle farklı düşünen uzmanları çağırırlar, dinlerler ve
tartışırlar!
Akyol,
akademi ve üniversiter değerlerden ne kadar uzak!
Ama
iktidarın insanı, Akademi’yi yıkan siyasi operasyona destek vermek zorunda
kalınca, her silahı kullanmaktan kaçınmıyor, öyle gözüküyor!
-- 13 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder