Biliyorsunuz,
TÜBİTAK Yönetimi, pratikte Önder Yetiş /
Nüket Yetiş Yönetimi, Bilim Kurulu’ndan geçirdikleri bir kararla, Feza Gürsey Enstitüsü olarak da bilinen
fizik ve matematik temel araştırmalar birimini, internet ve bilgi teknolojileri
konusunda araştırmalar yapan BİLGEM’e bağlamışlardı. Bu pratikte temel teorik
araştırmaların sonu demekti.
Daha önce de
belirttiğimiz gibi, BİLGEM’in başında Önder Yetiş var. Yetiş, ayrıca TÜBİTAK’ın
Marmara Araştırmalar Merkezi’ni ve bir de Kriptoloji Enstitüsü’nü yönetiyor!
Eşi Nüket Hanım da TÜBİTAK’ın başında! Yetiş’in bütün yöneticilik görevleri de
Nüket Yetiş’in başkanlığı döneminde gerçekleşmişti! Tam bir uygulamacı olan
Önder Yetiş’in, Nüket hanım’la birlikte, öyle uygulamayla bütünleşmeyen teorik
fizik matematik araştırmalara önem vermedikleri, bu kararlarıyla belli olmuştu.
Bu karara
karşı çıkan yerli ve yabancı bilim insanlarının sayısının, 1500’i aştığını belirtelim. Üniversitelerimizden ve araştırma
dünyamızdan böyle bir tepkinin yükselmesi, son yıllarda suskun, susturulmuş
YÖK-AKP üniversite düzeninde, umut verici olarak görülmelidir. Doğrusu ben bu
hacimde bir tepkiyi beklemiyordum! O halde gelecek için umutvar olacağız,
demektir!
***
Bu arada, Feza
Gürsey Enstitüsü için Boğaziçi Üniversitesi’nden olumlu girişim haberleri
geliyor. Önceki hafta, Boğaziçi Üniversitesi İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezinde 10 üniversiteden 40 kadar matematiksel bilim alanında çalışan
akademisyenin katıldığı bir toplantı yapıldı. Burada, konu ile ilgili
akademisyenler konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, Enstitü’nün
daha önce planladığı bilimsel etkinliklerinin sürdürülmesine maddi destek sözü
verdi. Feza Gürsey Enstitüsü’nün ismiyle yaşaması ve etkinliklerini artarak
sürdürebilmesi için de, yeni bir yapılanma modeli üzerinde duruluyor.
Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte ilgili
üniversitelerin de paydaş olacağı yeni bir yapılanma modelinin, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına
önerilerek hayata geçirilmesi için destek istenmesi planlanıyor.
Konuşmacılar, temel fizik ve matematiksel
bilimlerin ülke çapında bir ülke modeli olarak örgütlenmesi ve uzun vadeli
stratejik perspektiflerin de hazırlanması gereğinin de altını çizdiler.
***
Bu arada TÜBİTAK’ın, Feza Gürsey Enstitüsü üzerindeki
tasarrufları karşısında oluşan tepkilere 13 sayfalık yeni bir yanıt verdiği
görüldü. TÜBİTAK’tan bu yanıtın, tepkilerin dile getirildiği savefezagursey.wordpress.com ve yasasinfezagursey.wordpress.com
sitelerinde yayınlanması için de, sözlü ve kişisel olarak epey baskı yaptığı
da, site yöneticilerinden öğrenildi. İlginç bir şekilde, TÜBİTAK yönetimi bu
kamuoyu açıklamalarına kendi internet sitesinde ise yer vermedi.
Bu açıklamada, esas olarak, devasa kadroya ve
maddi olanaklara sahip olan TÜBİTAK, kendisini, topu topu 4 kadrolu
araştırmacısı kalan ve yeni kadro olanakları verilmeyen Feza Gürsey Enstitüsü
ile kıyaslamaktadır! Bu arada belirtelim ki, FGE kadrosundan iki akademisyen,
son gelişmeler üzerine istifa etti ve 2 akademisyen de, TÜBİTAK kararı üzerine
BİLGEM’e geçti.
TÜBİTAK’ın açıklamasında, BİLGEM çatısı altında,
Enstitü’nün daha da geliştirileceği belirtiliyor. Ancak bu açıklamanın kamuoyu
baskıları karşısında yapıldığı anlaşılıyor. Karar alındıktan sonra, Enstitüsü
yönetimine hiç bir açıklama yapılmamış ve karar hemen uygulama için sadece
tebliğ edilmişti. TÜBİTAK’tan, bu tasarrufu konusunda da, kamuoyunu aydınlatıcı
bir bilgi sunulmamıştı!
Ancak TÜBİTAK açıklamadan anlaşılıyor ki, karar
esas olarak, teorik matematiksel ve fiziksel çalışmaların, BİLGEM’deki
uygulamalı çalışmalara hizmet edecek bir şekilde yürütülmesi için alındı. Yani,
BİLGEM’deki uygulamaların gerektireceği, eğer ihtiyaç varsa, teorik destek
çalışmalarının yapılması düşünülmüş.
Şüphesiz, uygulayıcı bir merkezde, amaca yönelik
teorik çalışmalar yapılması istenebilir ve bu gerekebilir de. Ancak, BİLGEM’in
alt yapısında buna uygun yeni bir birim veya çalışma düzeni ve kadrolar
oluşturulabilirdi. TÜBİTAK’ın böyle bir gereksinimi varsa, teorik matematik
araştırmaları yapan tek enstitüyü kapatması veya onu bünyesine katarak faaliyet
alanını değiştirmesi, gerekmiyordu!
TÜBİTAK neden bilimlere geniş bir açıdan
yaklaşmıyor?
***
Bu arada, TÜBİTAK kurumlarında Merkezi Aile Yönetimi’nin iktidar ve
yeni bakanlık çevrelerinde de rahatsızlık yarattığı biçiminde,
doğrulatamadığımız söylentiler dolaşıyor.
TÜBİTAK’ın kişiselliklerden uzak, siyasetin de
bilime aykırı dayatmalarından uzak, bilimsel ölçütleri herşeyin ötesinde tutan,
Bilim Kurulu’na da gerekli ve hakkettiği işlevselliği veren, ülkemizin
gereksinim duyduğu bilimsel ve teknolojik atılımları ön plana alan bir yapıya
kavuşması, bilim dünyasının en büyük temennisidir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, tarihsel
bir görevle karşı karşıyadır. Yılladır, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde,
bilim ve teknoloji konularının en üst düzeyde örgütlenmesi ve desteklenmesi
gereği konuşuluyordu. Bakanlığın kurulmasıyla bu gerçekleşti! Bakanlık ayrıca
sanayi bakanlığı olarak da görev yapıyor. Böylece bilim ve teknoloji ile ekonomik
faaliyetlerin birbirini destekleyerek sürdürülmesini isteyen bir yapı ortaya
çıktı.
Burada soru şudur: Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, amacına, ismine, kendisinden beklentilere uygun tarihsel rolünü
yerine getirecek midir; siyasi mülahazalardan arınmış, eşyanın tabiatına uygun
kararları hayata geçirecek midir?
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle...
Cumhuriyet
Bilim ve Teknoloji, Sayı 1275, 26 Ağustos 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder