Evet, bu Meclis’ten hayır gelir mi? Cemil Çiçek, “Bayram günü cenaze kaldırıyoruz” diyor, Fikrat Bila’ya.. Çiçek, belki de farkında olmadan uzun süreye yayılacak doğru bir saptama yaptı!
Meclis paramparça.. Bütün partiler neredeyse ayrı bir uç noktada kümelenmiş..
Tamam, partiler arasında farklılıklar normal, varlık nedenidir farklı olmaları.. Ama bir meclis altında hiç biri arasında neredeyse asgari bir birliktelik olmaması, anormal!
Sadece Meclis değil gönüller de, ilişkiler de paramparça!
AKP ile MHP arasında uçurumlar oluştu!
AKP ile CHP arasında da!
Aslında AKP ile BDP ilişkileri daha farklı değil..
Yani iktidar/çoğunluk partisi ile bütün diğer partilerin ilişkileri, öyle hadi sen onun gönlünü al sen de güzel iki söz et, şimdi de sarılıp öpüşün bakiim ile normale dönebilecek nitelikte değil..
AKP ile CHP arasında nezaketen bir ilişki gelişse bile, Meclis’te bir güven ve işbirliği ortamının sağlanabilmesi ve ortak iş kotarılabilmesi çok zor... Bu, tabii ki, AKP ile ilgili temel bir sorun.
Şimdi bunun bildiğimiz nedenlerini sıralayalım..
***
Bugünkü görüntü birden ortaya çıkmadı! CHP’lilerin tepeden tırnağa haklı demokrasi isyanı anlamına gelen yemin etmeme kararı ile de oluşmadı!
Süreç, seçimlerin başlamasıyla biçimlendi... Erdoğan ve ortaklarının, CHP’ye akıl almaz ve fol yok yumurta yok saldırılarını anımsayın...
Bu ülkeyi demokrasiye geçiren İsmet İnönü’ye yersiz düşmanlıklarından tutun, İkinci Dünya Savaşı koşullarında çok doğal olan sıkıntılara ve karne ile tüketim malları dağıtımına kadar.. haksız yere herşeyi istismar eden... sinekten yağ çıkarmaya çalışan bir kafa yapısı sergiledi Erdoğan ve ortakları.. Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine yönelik saldırılar ve yalan üzerine kurulu sözler de (en masumu, SSK açıklarından Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutulması vb) bunlara eşlik etti..
İktidar liderleri rakiplerini eleştirirken ahlaki, dürüst bir tutum almadılar...
Bu tutumları, iktidarın herşeyi çarpıtmaya ve bundan siyasal yarar sağlamaya yönelik karakterini gösterdi ve AKP ile olgular üzerinde bir işbirliği yapılamayacağı yargısını pekiştirdi..
Bence Erdoğan, bu herzelerin yenilir yutulur bir tarafı olmadığını bildiği için “helalleşme” istedi! Ne kolay! Burada, seçim stratejisini MHP’yi bitirme üzerine kurduğunu da anımsatalım.. MHP bunu unutur mu?
***
En büyük hayal kırıklığı ise, AKP’nin Erdoğan liderliğinde asla demokrat bir parti olamayacağı olgusunun ortaya çıkmasıyla yaşandı...
Evet, tutuklu milletvekilleri konusu... AKP’ye, başka kimse mi bulamadınız aday göstermek için; bile bile bugünkü sorunu yarattınız, kafa yapısı egemendi!
2002’de Erdoğan’a siyasi haklarını kazandırarak Meclis’e sokan ve hükümet kurduran, CHP idi! Büyük bir demokrasi dersi!
Bugün ise, CHP’lilerin hemen hepsini, ülkenin yarısını, Erdoğan için, “demokrasinin olanaklarını kullanarak iktidar olan ve demokrasiyi yoketme niyetinde bir insana bu yardımın verilmesi hataydı..” noktasına getiren, bizzat Muktedir’in kendisidir! Bunu yalanlayacak hiç bir veri de yoktur ortada! Erdoğan kin ve nefret doludur CHP’ye ve demokrasiye karşı da!
Sadece kendisi için demokrasi isteyen bir partinin ötesinde bir kimliği yoktur Erdoğan ve ortaklarının! CHP’nin Erdoğan’ın “sıfır demokrat” bir kişiliğe sahip olduğunu düşünmesi doğaldır!
CHP’nin demokrasi isyanına ve kendisine geçmişte gösterilen büyük gönüldaş demokratik tavır konusunda bile “sıfır empati”si olan bir Muktedir’in varlığı, CHP’yi haklı olarak korkutuyor ve köklü bir anlayış farklılığına götürüyor.
Herşeyi AKP’nin belirleyeceği ve muhalefet ile sıfır işbirliği yapılacak Meclis yapısının, görüntünün dışında özde nasıl bir demokratik yönü olabilir?
AKP’den beklenen, hemen ilk anda, tutuklu milletvekillerini Meclis’e getirecek bir çözümü göstermesiydi!
Burada demokratlığın temel ölçüsüydü bu!
Ama heyhat ki heyhat!
***
İktidarın, ister gelin isten gelmeyin tavrı, ayrıca şunu göstermektedir: AKP Silivri hapishanesini genişletme projesini sürdürecektir!
Silivri’deki hukuksuzlukları, haksızlıkları, zulmü, evrensel hukuku çiğnemeyi sürdürme düşüncesi, insanların uydurulmuş delillerle veya varolan delillerin hukuki olmayan kasıtlı siyasi yorumlanmaları sürecektir! AKP, otoriterliğini, diktatörlüğünü inşa etmeyi sürdürecektir!
Gazetecilerin uydurulmuş belgelerle tutuklanmaları sürecektir..
Bu Meclis’ten demokrasi çıkmaz, demokratik bir Anayasa hele, hiç mi hiç çıkmaz..
Demokrasiyi pazarlık konusu olarak düşünen, Silivri rehinelerini pazarlık konusu sayan bir iktidarın kafa yapısı, demokrasinin D’sine izin vermez..
AKP hukuku, AKP Adalet sistemi, AKP yargısı, ancak, yeni dönemde daha otoriter bir rejim, bir çoğulculuk diktatörlüğü inşa edebilir!
Bunun aksini göstermek, AKP’nin sorunudur...
-- 4 Temmuz 2011 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder