CHP’nin açıkladığı “Demokrasi, Eşit Yurttaş- Özgür Toplum” raporundan AKP iktidarına ilişkin bilgiler aktaracağım:
* 2007 seçimlerinden sonra AKP’nin baskıcı eğilimleri ve uygulamaları daha belirgin hale geldi. Yasadışı telefon dinlemeleri, muhalifleri susturmaya yönelik soruşturmalar; üniversite, basın, sivil toplum üyelerinin çok uzun süreli tutuklanmaları; özel mekanlarda yasadışı aramalar ve suç niteliği olmayan özel eşyalara el koymalar, firma ve medya üzerinde mali baskılar, Türkiye’de bir korku toplumu yarattı.
* Türkiye dünyada sayısı artmakta olan ve “seçimli otoriterlik”, “otoriter demokrasi”, “plebisitçi otoriterlik” sıfatlarla anılan sisteme doğru evriliyor. Son 10 yılda dünyada askeri diktatörlük sayısı azaldı, ancak, kalkınmakta olan ülkeler arasında baskıcı sivil yönetimlerin sayısı arttı. Türkiyenin bu yolda ilerlediğine ilişkin sistematik işaret artıyor,
* AKP döneminde AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Türkiye aleyhine verdiği kararlar artıyor, sistematik hak ihlalleri yapılıyor, ayrıca AİHM kararlarına rağmen bir önlem alınmıyor.
* 2003-2010 ilk altı ayı arasında, 101 kişi faili belli olmayan ama siyasi nedenlerle işlendiği güçlü şüphesi olan cinayete kurban gitti. Aynı dönemde kolluk kuvvetlerinin dur ihtarına uymayan veya rastgele ateş açma sonucu 315 kişi öldü. Ayrıca 212 kişi gözaltında veya cezaevinde şüpheli bir yekilde veya tedavileri yapılmadığı için öldüler. Bunlar şok edicidir!
* 2007’de Polis Vazife Selahiyetleri Kanunu’nda silah kullanımı kolaylaştırıldı. “Bu yetkiler, kolluk kuvvetlerini adeta pervasızlaştırdı, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere, ağır hak ihlalleri yaşanmaya başlandı.”
* 2005-2010 arasında kötü muamele ve işkence iddiasıyla haklarında soruşturma açılan 309 polisten sadeece 2’si ceza aldı. Zor kullanım yetkisini aştığı gerekçesiyle soruşturma açılan 2032 polisten sadece 20’si ceza aldı.
* 2003-2008 arası İstanbul polisi ile ilgili, işkence iddiası ile 431 polisi hakkında dava açıldı. Henüz ceza alan yok. İktidar cezasızlık politikası uyguluyor. AİHM işkence konuunda onlarca davada tazminat kararı verdi, ancak tazminatları devlet ödedi, bunların hiç biri polise rücu ettirilmedi. Oysa AİHM’e göre, tazminatları işkenceciler ödemeli..
* İşkence ve kötü muamele iddiasında bulunanlar hakkında ise kamu davaları açılıyor. Orantısız güç kullanımına karşı çıkanlar hakkında açılan polise direnme davalarından 2006’da 11.956 davadan 10.207’si mahkumiyetle sonuçlandı!
* Koruma tedbiri olan tutuklama, otomatik hale geldi. 2005’te adli suçlardan tutuklu 28.364 kişi iken, 2009’de 52.512 oldu. Terör sçundan tutuklu sayısı aynı dönemde 1.537’der 3.361’e çıktı ve çıkar amaçlı suç örgütü tutuklusu 1.111’den 3.886’ya çıktı. AİHM Türkiye’de tutuklama kararlarının sistematik olarak ihlal edildiğini saptadı.
* Sadece 2010’un ilk altı ayında 596 kişi için, düşünce açıklamak ile ilgili davalarda 1219 yıl hapis cezası, 7 gazete için yayın durdurma veya toplatma kararı verildi. Daha binlerce kişi bu konulardan yargılanıyor.
* İnsan hakları örgütü Freedom House, basın özgürlüğü açısından Türkiye’yi 196 ülke arasında 112., Avrupa’da ise sonuncu gösterdi. Basın mensupları tehdit ediliyor ve saldırıya uğruyor. Basın mensupları, medya dünyasını şekillendiren medya-siyaset-ticaret ilişkilerinin de tehdidi altındadır.
* Toplantı, gösteri, yürüyüş hakkı hiçe sayılıyor. 2009’da toplantı ve gösterilerde 6 kişi öldü, 1494 kişi yaralandı. 2010 ilk 6 ay içinde, 68 yaralı, 1263 gözaltı ve 129 tutuklama oldu. AKP’nin çıkardığı Kabahatler Kanunu da, insanları bastırmanın aleti olarak kullanılıyor. AKP en barışçıl gösterileri bile yasadışı ilan etmekte, katılanları yasadışı örgüte üye olmakla suçlamakta. 2010 ilk altı ayında 146 kişi toplam 900 yıl hapse mahkum oldu.
* Taş atan çocuklardan, 2006 ve 2007’de 1572 terör davası açıldı, 500’ü tutuklyu yargılandı; 2009’da 177 çocuk 772 yıl hapse mahkum edildi.
* Örgütlenme özgürlüğü çeşitli baskılar altındadır (örnekler). Girişim özgürlüğü de baskı altındadır, devlet ihalelelerinde yandaş şirketler ve kişiler korunmakta, vergi denetimi siyasallaşmakta. Yatırım güvencesizliği hüküm sürmekte.
* Hak ihlalleri konusunda, özel yaşamın gizliliği ihlali sık yaşanıyor ve bunların arkasında hükümetin olduğu güçlü şüphesi bulunuyor. Telefon dinlemeleri, kasetli görüntüler, hükümetin teknik takip ve dinleme gibi özel hayata ilişkin polisin müdahalesini arttıran yasa ve uygulamalar sonucu genişledi.
* Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, DGM’leri bile aranır kıldı. Adil yargılanma hakkı neredeyse hergün ihlal edilir oldu. Gizli tanık, gizlilik kararı alınarak delillerin sanıklara gösterilmemesi gibi uygulamalar ile savunma hakkının içi boşaltıldı.
***
Bunlar sadece seçilmiş bazı konular. AKP’nin “ileri demokrasi” karnesi hep eksilerle, baskııc rejim örnekleriyle dolu. Bu karnede artı olarak gösterilecek tek bir uygulama yoktur!
Kılıçdaroğlu Muktedir'e "OHAL (Olağanüstü Hal Dönemi) Başbakanı” diyor. Bence bu çok hafif bir tanımlama!
Muktedir, kendisinin, partisinin ve Türkiye’nin sağlığı için, biraz muhalefete, siyasi nadas’a çekilmeli, bu seçimler sonucu..
Bana sorarsanız, kendiliğinden bunu yapmalı! Halk zorlamadan!
-- 31 Mayıs 2011 /Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder