SAYFALAR

17 Mayıs 2011 Salı

Ulusların Kendi Kaderini Tayini mi?


Yok bir çözümü diyor, Kürt meselesinin. Yılların kültür ve bilim insanı, konulara güncel siyaset açısından yaklaşmıyor, kılavuzu daha geniş zaman dilimli bir bakış. Bölsen bölünmez, atsan atılmaz... Orada kendi başlarına bıraksan, tek başlarına yapabilecekleri bir şey yok. Olsa olsa ancak ABD’nin bir üssü olur Kürdistan. Washington için ballı börek mi: Ne Türkün yüzü ne Arabın şekeri...
Yemekte sohbet ediyoruz, Kürt Meselesi üzerine serbest tartışma...
Bugünkü durum, ABD’nin de uzun erimli politikasının bir sonucu. Büyükelçileri, “günde bir milyon dolarlık bilgi veriyoruz, yüzünüze gözünüze dursun..” dedi ya, 20 yıldır yaptıkları tavşana kaç tazıya tut. Tam bir ikili oyuncu. Her iki taraf için ne ondurma ne öldürme! Önemli olan, problemin uzun dönemde varlığını sürdürmesi! Zamanın ruhu PKK’nın lehine çalışıyor hesabında, bay Washington!
***
Washington şüphesiz ki bir terörist devlet, ülke! Buna şüphe yok, ama tartışan da yok! Zimnen kabul edilmiş bir olgu! Emperyalist, aynı zamanda kaçınılmaz olarak bir terörist olabilir ancak! Bunu en yakın zamanda, en çıplak ve en ahlaksız haliyle, Irak’ın işgali ve bir milyon insanın öldürülmesinde gördük, son olarak Usame Bin Ladin’in evinde basılarak öldürülmesinde! Teröristler birbirlerine ancak böyle davranır! Cinayet, üstelik Beyaz Saray’da emri verenlerce naklen yayında izlendi! Vahşi Batı, dünya egemenliği için vahşi batılığını hiç bir zaman yitirmedi!
Vahşiliğini şimdi Libya’da uyguluyor! Sözde, “insan hak ve özgürlükleri” için! Hayır tabii ki! “Yandaş bir yönetim” için sadece! Pazar egemenliği ve pazar sömürüsü, Batı kapitalizminin varlığının can damarı; tabii bu çerçevede milyarı aşkın İslam nüfusu üzerinde hegemonyanın sürmesi!
Huntington medeniyetler çatışması demişti..
Bunun türkçesi, Batının İslam ülkeleri üzerinde kesin egemenliğinin her koşulda sürmesi! (Tabi uzak doğu da var)
Bilgi, orta ve yüksek teknoloji, değerli bilim; çağdaş değerler, çağdaş insanlar ve çağdaş yaratıcılar üretemeyen müslümanlar, her zaman ezilmeye, geri ülke kalmaya ve sonuçta sadece Bin Ladinler üretmeye mahkümdür!
Ve tepelerinde her zaman politik Vahşı Batı ile yaşamaya!!
Batı vahşiliğinden, ancak, üstünlük araçları ellerinden alınarak, veya aynısını kullanarak, arındırılabilir! (Tıpkı Çin’in yaptığı gibi!)
***
Kürtler gerçeklerden kopuk! Ulusların kendi kaderini tayin hakkı diyor, Sebahat Tuncel, Kürt Meselesini tartışırken! Kürt siyasetinin, düşüncelerini en berrak söyleyen temcilcilerinden... Onu cesur buluyorum!
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, denince, komik buluyorum!
Bu eskiden varolan bir şeydi, kurtuluş savaşları zamanında! Şimdi ancak, ‘ulusların kaderinin emperyalist müdahale ve politikalarınca tayin edilmesi’nden bahsedebiliriz! Emperyalist yararına! Artık böyle bir zamandayız!
Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın kaç parçaya bölüneceğini, bölünmesi gerektiğini; ülkelerdeki hangı dini ve etnik farklılıkların ulus devlet kurmaları gerektiğini tayin eden, sadece emperyalistlerdir!
Tuncel, diyelim ki iyi niyetli, başka dünyada yaşıyor! Diyor ki yaklaşık, çağımızda ulus devletler rollerini yitiriyor, Türkiye’nin temel sorunu da bir ulus devlet olmakta direnmesinde..
Bu tamamen emperyalist ve yardakçılarının dayattığı, baskı ve denetim altında tuttukları “ulus devletleri”i çözmeye yönelik fikri-siyasi propagandasıdır! Bir de, Türkiye’den başka bir devlet daha yaratma projesinin takipçilerinin söylemi!
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ulus devletlerin sayısının beşe onar artarak 192’ye yükseldiği ve BM’nin de bir ulus devletler topluluğu olduğu, en anımsanmayan olgu!  ABD’den daha çok “en ulus devlet” olan kim var?
***
Ulus devlet”in, yanlış anlaşılmasın, bir etnik kimliğe (Türklüğe!) dayalı olması gerekmiyor! (ABD hangi etnik kimliğin yönetiminde?!) Türkiye Cumhuriyeti, sınırları içinde yaşayan herkesin “ulus devleti”dir.. Türklerin de Kürtlerin de ve bütün diğer dinlerden ve etnisiteden yurttaşların da!..
Burada sorun, devleti yöneten iktidarların, hükümetlerin bu gerçeği pratikte uygulamamasıdır! Kültür ve dillere özgürlük tanımamasıdır!
Sorunun temelinde, yönetici siyasetin demokratik olmaması gereği yatıyor! Oysa, bırakın demokratikleşmeyi, AKP iktidarı, Türkiye’yi daha koyu bir otoriter rejime götürdü!
Bakın, bütün Türkiye sanki Olağanüstü Hal uygulamasında!
Sosyalistlere baskın ve gözaltı, değişmeyen gerçeği ülkenin! Kürtlere de, yandaş olmayan Türklere de! Türkiye en karanlık dönemine giriyor!... (Yarın..)
-16 Mayıs 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder