SAYFALAR

14 Mart 2011 Pazartesi

“Ulusal Medya 2010”-1

Seçimlere giderken, iktidar ve ortakları ağlarını bu kez OdaTV üzerinden örüyor. OdaTV, iktidar yandaşlarının sürdürdükleri büyük nefret ve “yamuk gazetecilik” yayınlarına karşı “çelişkileri” gören, ifşa eden ve analiz eden bir yayın politikasına sahipti. Hukuki yanlışlıkları, kasıtlı medya yargılamalarını ele alıyordu.. Yandaş medyadan kişiler, bazen aşırı kaçan bu polemiklerden fazlasıyla nasibini alıyordu..
Polemiklerinin sertliğini tartışabilirsiniz, ama Türkiye’de iktidarın neden olduğu derin yarılma ortamını düşünün; Ergenekon yargılamalarındaki büyük hukuksuzluklara çanak tutan, herkesi suçlu ilan eden büyük medya propaganda makinesini düşünün... OdaTV’den sürdürülen polemik, bunların yanında zemzemle yıkanmış kalır!

OdaTV’ye en büyük suçlama, anladığım kadarıyla, bilgisayarlarında bulunan Ulusal Medya 2010 isimli 11 sayfalık “belge”. Belgenin tamamını okumadım. Ama ne zararı var? Bir takım yandaş gazeteci ve köşe yazarlarının ellerine tutuşturuldu, onlar da köşelerinde ve çıkartıldıkları TV’lerde ellerinde sallayarak, okuyarak veya yazarak, “önemli” yerlerini açıkladılar.

Metindeki şu “amaç”a bakın, başlı başına bir komedi: "Ergenekon ve benzeri siyasal komplo/ ihanet davalarının sonucunda tutuklananların serbest kalmaları ve şerefli Türk ordusuna, devrimci aydınlarına, ulusalcı kalemlerine ve siyasetçilerine, başta cemaat ve AKP yandaşları olmak üzere, komplo kuranların cezalandırılmaları için çıkarılacak ihanet-i vataniye kanunu kapsamında yargılanmalarının sağlanması amacıyla, ulusal medya üzerine düşen görevlerin, belirlenmesi gerekmektedir."

Nazlı Ilıcak, örneğin bu “amacı” şöyle özetliyor: 1) Ergenekon davalarının inanılırlığını zedelemek. 2) Şüphelilerin serbest kalmasını sağlamak. 3) Cemaat ve AKP taraftarları da dahil, soruşturmayı yürüten kişilerin vatana ihanet kapsamında yargılanması için kamuoyu oluşturmak.
Ilıcak, bu çıkarsamanın bütün ülkeyi suçlu durumuna düşüreceğini, muhalefeti cehenneme havaale ettiğini göremeyecek kadar akla sahip değil mi?


“Belge”de "Strateji" şöyleymiş: "Yürütülmekte olan operasyonların siyasal olduğu, AKP ve cemaatin, cumhuriyet ilke ve devrimlerine karşı rövanşist düşüncelerle giriştiği sivil/faşist bir hareket ve diktatörlüğe uzanan yeşil bir devrim olduğu anlatılmalıdır…. AKP ve cemaate karşı ulusal medya topyekûn harekete geçirilmeli ve komploları boşa çıkaracak propaganda ve kara propaganda unsurları etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına, yandaş medya damgası vurulmalıdır…. Başlatılan yargı sürecinde, karşı tarafın elde ettiği delillerin boşa çıkarılması ve değersizleştirilmesi adına savunma makamlarının geliştirdiği argümanlar kullanılmalıdır..." 

***
1) Metin, “Ergenekon Terör Örgütü”nun dışarıda varlığını sürdürdüğünü “belgelemek” niyetindedir!
2) Bu belge ve içindeki ifadeler, tamamen uydurulmuş kokmaktadır! “Karşı taraf”ın, “onlar yazsa yazsa böyle yazar” mantığıyla kaleme alınmıştır ve pek çok yerde sırıtmaktadır. “Rövanşist”, “yeşil devrim” vb.. Böyle bir örgütün dışarıda varlığına inansak bile, böyle bir “metni” kaleme alması komiktir! Içeride “elemanları” yargılanırken ve hepsi böyle bir örgütün olmadığını savunurken, “örgütün” 11 sayfalık metni dağıtması (şimdilik sadece bir yerde bulundu, ama başka yerlerde de ‘bulunması’ beklenmeli!), zırvalıktır! Böyle bir “gizli örgüt”, böyle bir aptallığı yapmaz.. Diyelim ki, bu örgüt “yaşıyor”, “bu talimatlarını” olsa olsa sözlü olarak iletir!!!
3) OdaTV gibi bir muhalif yayıncılık, gerçek olduğunu bir an kabul etsek bile, böyle bir “metni” bilgisayarlarında tutmaz. Soner Yalçın ve arkadaşları “vaaay bu sevgili örgütümüzden geldi, kutsal bir metindir, ona dokunamayız..” diyerek mi bilgisayarlarında bunu sakladılar! Ey yandaş medya komik olmayın, veya başkalarını aptal yerine, kendinizi de aptalın aptalı yerine koyarak, bu metni savunmayın!
4) Metin, aslında, Silivri/ Ergenekon tutuklama, yargılama, belgeler vs konularındaki tüm hukuksuzlukların, tutarsızlıkların ve falsoların deşifre olmasına karşı hazırlanan büyük bir savunma operasyonudur! Yargılamalar ve tutukluluk halleri, dünyada da tepki çekmeye başlamıştır! Sanki hukuksuzluklar yoktur, sanki belge sahtekarlıkları yoktur, sanki hukuksuzluklara yöneltilen eleştirilerin hiç biri doğru değildir! Veee, bütün bunlar aslında ve sadece, “dışarıdaki Ergenekon örgüt”ünün, “kara/gri” propagandalarının sonucudur!..
5) Bu metnin en büyük zaafı, uydurukluğunun en büyük kanıtı da, bu geri zekalı mantıktır. Metin, öylesine uçuyor ki, sanıkların savunmalarını, savunma gerekçelerini, iddianame veya suçlamalardaki hukuksuzlukları ve yanlışlıkları bile “ergenekon örgütü”nun kara propagandası olarak, medyaya talimatı olarak nitelemektedir!!!
6) Dedik ki metin, bir savunma operasyonudur. Tabii, bir iktidar için, en büyük savunma saldırıdır!
***
Öyle bir metin kaleme aldılar ki, Ergenekon ve diğer açılan davalar konusunda, hiç kimse bir savunma yapamaz… Savunmaları medyaya taşıyanlar, davada hukuksuzlukları yazanlar, tutuklulukların haksız sürdürüldüğünü ileri sürenler, yargıyı, savcılığı, cemaati, polisi, iktidarı eleştirenler.. hepsi..
…ama hepsi “bu metin gereğince”, Ergenekon Terör Örgütünün kara/gri propagandası, emir ve talimatları doğrultusunda hareket ediyor..
…Ve hepsi suç işliyor, örgüt üyesidir ve tutuklanmalıdır! Bu köşe dahil!
Nitekim, kızıl/gri/kara/sarı saçlılar, TV ve köşelerinde, muhalifleri, ETÖ’nün psikolojik harekatını sürdürmekle suçluyor! Düşünüyorum da, acaba bu metni, onlar mı yazdı! Bu kadar güçlü savunmaları, bu kuşkuları akla getiriyor!

Çeşitli açılardan metin, bir özgürlük ve hukuk düşmanı gücün, Türkiye’yi karanlığa sürüklemek amacıyla karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır!
---14 Mart 2011/ Bilim ve Siyaset- Cumuhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder