SAYFALAR

29 Mart 2011 Salı

TÜSİAD ve Anayasa: Atatürk, Başkent, Türkçe, Laiklik, Sosyal, ülkeyi bölen kavramlar oldu


TÜSİAD, düşündüğü yeni Anayasa’nın “5 ilkesini”, siparişi verdiği akdemisyenlerle açıkladı! Her ne kadar Başkanları, önerilere büyük tepkiler karşısında geri adım atsa ve “bizim de eleştirilerimiz var bunlar akademisyenlerin görüşü” dese de, ilk gün metin arkasındaki güçlü duruşları, hiç de öyle bir izlenim vermemişti!
Ayrıca öğrendik ki, “eşbaşkanlar” Prof. Ergun Özbudun ve Prof. Turgut Tarhanlı imzasıyla sunulan metin, bu ilkeleri saptama çalışmasına katılan diğer 20 akademisyeni hiç bağlamıyormuş! Yani, diğer 20 akademisyen, sadece görüş belirtmişler yapılan “yuvarlak masa” toplantılarında! İki “eşbaşkan” da, görüşleri almış, evirmiş, çevirmiş ve bu önerileri ortaya çıkarmışlar..
Umarım 20 Akademisyenin çoğunda tuhaf duygular uyandırmamıştır bu açıklama! Bu arada öğreniyoruz ki, açıklanan raporu, TÜSİAD yönetimi bile okummış önceden! Yönetim, rapora tepkilerden sıyrılmaya çalışıyor, çevir kazı yanmasın!
Ama Başkanın sevgili eşi Cem Boyner, raporun açıklandığı gün yaptığı koınuşmada “eğer yönetim, hocaların arkasında duramayacaksa, bu konuyla hiç uğraşmaylım” demişti!
***
Metin iddialı: Tarihi bağlamda Türkiye’nin “üç bölenini” –kimlikler, din ve vicdan özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı– “3 birleştiren”e dönüştürmek.  
Bu amaçla da, hiç bir ideoloji, hiç bir ekonomik model önerisi içermeyecek; hiç bir millete, tarihe, olguya gönderme yapmayacak.. hiç bir değişmez hükmü olmayacak...
İçinde, pek çok imza atılacak düşünce olmasına rağmen, sunuş özü ve ruhu itibariyle gökten inme!
Bu karakteriyle, ülkede olabilecek her türlü değişime, her türlü biçime ve öze, bukalemun gibi uyum sağlayacak, veya olabilecek herşeye fırsat verecek ve olur diyecek bir ruhla karşı karşıyayız!
Böyle bir anayasa her türlü ayrılığı, kılıfına uydurulmuş her türlü rejimi de öngörebilir, halkı ve çıkarlarını savunacak bütün temel ilkelerden mahrum bırakır..
Görüldüğü kadarıyla tamamen “liberal” ilkeler ortaya konuyor.. Liberalizmin ata düşüncesi de “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”dir!
***
TÜSİAD’ın “anayasa ilkeleri”, değiştirilemez tek madde öngörüyor: Cumhuriyet!
Laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti kavramlarını atıyor veya gereksiz görüyor (Kardeşim, bu maddeler tartışma çıkartıyor ve bölücülük yaptırıyor!!!)
Veya, iyi mi kötü bilemeyeceğim bir niyetle, bu kavramların artık zaten değiştirilemezlik kazandıklarını; ülke, siyaset ve toplumsal kültür olarak içselleştirildiklerini de düşünmüş olabilirler: “Bunları koymaya ne gerek var! Biz öyle demokratik, öyle sosyal ve öyle bir hukuk devleti olduk ki, yedi düvel örnek olarak bizi alabilir!” 
Ne demişti eski İçişleri Bakanı: “Basın özgürlüğünde Amerika’dan öndeyiz!
Demek ki, demokrasi, sosyal ve hukuk alanlarında da alıp başımızı gitmişiz! Eşbaşkanlar, bunu bize haber veriyor olabilirler, teşekkür ederiz!
Tek tehlikede olan ve bu açıdan sadece değiştirilemez ilke olarak öngörülen ise, ülkenin ve devletin Cumhuriyet niteliği! Çünkü kapı arkasında kralcılar, padişahlar ve artıkları, Cumhuriyeti yıkmak için bekleşmekteler!!!
Sosyal devlet olmaktan çıkartılarak, ülke, patronların ve siyasal yardakçılarının istedikleri gibi at koşturdukları ve milletin ensesinde boza  pişirdikleri bir niteliğe dönüşecek?
Devlet ve ülke için öngörülen salt “işverenlerin çıkar ekonomisi”!
Hadi bakalım yut şu hapı!
***
TÜSİAD ve adamları, Anayasa’da “diken” olabilecek herşeyi ayıklıyor!
“Toplumu bölen”, Mesela Atatürk! Birileri, meselâ Cemaat/AKP iktidarı ile yardakçıları utanmaz tarihçiler ve bazı Prof.’lar, dahası Avrupalı / Amerikalı emperyalistler, Atatürk’ü kötülüyor, ülke tarihinden silmeye çalışıyor. Bir rezil, “Atatürk döneminde Türkiye geri gitmiştir” bile demişti! Bu kervan içinde rol alan, çeşitli açılardan Atatürk’ü silmeye azmetmiş, onlarca türevi var ortalıkta...
Anayasacılar baktılar ki bu düşünce iktidarda, ve bazıları “Atatürkü ülkeyi bölen” olarak kabul ediyor.. O halde, Atatürk de Anayasa da olmamalı! Başkent te, Türkçe de!
Öyle bir Anayasa ilkeler bütünlüğü ki, “hangi ulus, hangi devlet, hangi tarih” ile ilgili olduğu belli olmasın.
Renksiz, kokusuz, herhangi bir ülke için de geçerli!
O sözünü ettikleri, evrensel bir anaysa hazırladık, cümlesindeki “Evrensellik” de, daha çok buradan ileri gelse gerek!
----
Not: Adnan Polat ve adamları, kendi şirketinin bütçesi ile, Galatasaray’da yaptığı gibi oynayabilir mi? Onmilyonlarca Avro öde, onlarca futbolcu al işe yaramasınlar, antrenör değiştir durmadan.. Tazminatlar öde.. Bir kamuya ait kurumun, herkesin kendi kasasından, kendi şirketinden, kendi bütçesinden çok daha önemli ve değerli olduğunu, karar alır ve para harcarken en az hata ile kurumun enüst yararının düşünülmesi gerektiğini ne zaman öğreneceğiz? Polat’ın, gelecek yıl yüzde yüz, kesin şampiyonuz, lafı da tam bir işgüzarlıktı! Böyle bir şey nasıl olabilir! Bence gitmeyi çoktan hakketti! Üstelik iktidarlar karşısında boynu eğik olacakları için, işadamları kulübün yönetimine gelmemeli!
28 Mart 2011 / Bilim ve Siyaset –  Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder