Herşey güllük gülistanlık giderken... bu da nereden çıktı! Çoook şaşkınım! Bu devirde kitap mı imha edilir, hele hele henüz yazılmamış bir kitabı yoketmek de neyin nesi... Ortaçağda mıyız? Hitler bile henüz yazılmamış kitap imha etmemişti!.. Pes..
Lale Mansur diyor ki “İnanılır gibi değil! Anlamakta güçlük çekiyorum!. Anlayan beri gelsin..”
Adalet Ağaoğlu: “Şaşkınlıktan şaşkınlığa düştüm.. henüz basılmamış kitap.. Düşünce özgürlüğünü aşan rezalet..”
Hale Soygazi: “Yeni bir kitap yakma biçimi, kabul edilemez ve endişe verici..”
Ve daha pek çok ünlü, AKP ve yandaşlarının yarattığı büyük tsunamiye kapılan evet ama yetmez diyerek iktidara destek veren bahtı karalar, şimdi, ne oluyor, diye soruyor! Anlamak isterlerse, referanduma hayır diyenlerin itirazlarını, geri dönüp bir kez okurlar mı, bilmem!
Konum onlar değil, herkes kendi tarihini, düşünce tarihini, duruş tarihini kendi yazar..
Meselem, kimsenin kafasına bir şey kakmak da değil..
***
Kabul edemediğim şu:
SIRA BİR KİTABIN PEŞİNE DÜŞÜLMEYE GELİNCE, HERKESİN AYAĞA KALKIYOR OLMASI!
Vicdanımdan yükselen sesi dillendiriyorum sessizce, yine de hepinizin affına sığınarak!
Gazeteciler içeride olabilir. Yazarlar yıllarca içeride tutulabilirler. Erkenekon savcısı, polisi, mahkemesi tutuklamışsa, vardır bir bildikleri! Olmadığı için açıklanamayan deliller suça kanıt gösterilebilir. Odatv zaten muhalefet yeteneğiyle, mahkemelerdeki delilleri mıncıklamasıyla, Ergekenon davasını sulandırmakla bazı iktidar/cemaat ve yandaşlarına karşı sert polemikleriyle, çoktaaan içeriye tıkılmayı hakketmişti! Eh, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in Odatv ve Ergenekon bağlantısı ve suç örgütü üyeliği biraz mide bulandırsa da, hukuk sonuçta haklıyı haksızı ortaya çıkartacaktır, biraz yargılamayı lütfen hızlandırsınlar artık.. Ahmet ve Nedim, hepsinden farklı, Ergenekoncu olamazlar, sapına kadar gazeteci, kalıbımızı basarız (ben de ob!)... Ama gerisi hepsi Ergenekoncu!
Tamam hepsini anlayabiliriz, de şu kitabın imhasını anlayamıyoruz!
***
İçimden kusmak geliyor! En kutsal inek kitap! İnsanların hayatlarının savrulması, haksızlıklar, kurulan tuzaklar filan hiç önemli değil!
Düşünün bakalım, kitap neden insandan önemli muamelesi görmeye başladı, bir sorgulama aracı oldu! (Hiç de, “insan düşünme ve araştırma tembelidir, ancak çok somut bir şey görürse, kafasına dank eder”.. veya “eee kitap bu, buna da karşı çıkmazsam, artık çevreye ayıp olur” demek istemiyorum.)
Şüphesiz herkesin olan biteni anlayabilecek bir “kaynama noktası” (çan çalması) vardır, olayın kitap imhasına yönelmesi, onlar için bir zirve yapmış olabilir, ne diyebiliriz ki..
Ama onlardan bir sürü iktidar aşığı, kitap imhası operasyonunu, doğrular içinde bir işgüzarın yanlışı olarak görüyor.. HCemal bile, şaşkın ördek rolüne büründü! Bazı yeminli inançlı yandaşlar, her şey doğru, ama kitap yanlış, veya herşey doğru ama Şık ve Şener yanlış, herşey doğru ama... biçiminde biri dizi ama’ı kendilerine şemsiye yapıyor.
Ben şaşırdım mı? Doğrusu, işi bir cadı avına vardırabilecek bir aptallık durumu yaratabileceklerini düşünmemiştim; kapasite yetersizliğime verin. Artık büyük bir yapabilirlik yeteneklerini teslim ediyorum!
NE OLDUĞUNU SÖYLEYELİM: SENARYO MU GERÇEK Mİ?
Lale'ye, Hale'ye, Adalet'e...
Lale'ye, Hale'ye, Adalet'e...
Ergenekon kazanının altına ve içine, yeni yakıt atmak, ateşi harlandırmak gerekiyordu!
Komplo, Odatv üzerinde kuruldu! (Aslında en uygunlardan bir kısmı ABD’de yaşayan Dani Rodrik ve Pınar Doğan’dır! Tüm Balyoz sahtekarlığını ortaya çıkarttılar! Ama Ergenekoncuların -davayı yaratanlar yani- elleri onlara uzanamaz...)
Hanefi Avcı’nın, Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı, belki de, komplonun hazırlanmasında “ateşleyici” oldu! Bu kitabın basımında apansız yakalanmışlardı! Kitap müthiş bir etki yaptı! Emniyet ve diğer kurumlaardki Cemaat belgelendi. Avcı, derdest edildi, kırkyılın muhafazakar polis müdürü, Devrimci Karargah üyesi bile yapıldı.. Çeşitli bhnelerle, sanırım 3 tutuklama kelepçesi bileklerine geçirildi! Kazara birinden beraat ederse serbest kalmasın diye!..
Avcı olayı karşısında vicdansızlığımızı sorgulayalım! Kitabı imhada geç kaldılar, ama yazarını imha ettiler! Ama önemli olan kitabı imha etmemektir değil mi -: , yazarı ise edebilirsin!? Avcı olayın ruhunda aslında kitap imha edilmişti! Avcı, kitabı yazmasaydı, Eskişehir Emniyet müdürüydü!
Odatv komplosunda, kazanı harlatacak kimseler, belgeler hazırdı. Pek çok liberal – yandaş vb de zaten Odatv’ye ateş püskürüyordu. Odatv’ye konacak bir “Ulusal Medya 2010” uyduruk belgesi ile de, Odatv’ciler Ergenekon örgütünün talimatlarını yerine getiren örgüt üyeleri olacaktı.. Medyadaki sürüsepet papağanlar ve maşalar da derhal harekete geçirilirdi..
Odatv’nin içine CHP de atılırdı (bir “albenili’ ajan kadını işe katarak). Ahmet Şık’ın İmamın Ordusu kitabı zaten ele geçirilmişti! O ve kitabı Odatv terör örgütü ile ilişkilendirilirdi... Kitap da örgüt belgesi olarak damgalanarak imha edilirdi!
Yetmedi: Kitabı örgüt belgesi yapınca, ona el süren herkes herkesin de canına okunurdu!
Yetmedi: Kitabı örgüt belgesi yapınca, ona el süren herkes herkesin de canına okunurdu!
***
Lale, Adalet, Hale ve diğer saygıdeğer dostlarımız, arkadaşlarımız, hayran olduklarımız..
Bu gerçekleşen “senaryo” sizlere uyuyuyor mu?!
Yoksa bu, bir senaryodan çok, gerçekler mi?
--- 27 Mart 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder