SAYFALAR

5 Şubat 2011 Cumartesi

Otoriterlik- Totaliterlik ve Bilim


Tunus ve Mısır’da eski toplumun bağrında filizlenen eğitilmiş, bilgi toplumu insanlarının öncülüğü, eski rejimleri sarsıyor. Rejimler, yönetimler arkaik, bu nedenle ülkelerini yoksulluktan kurtarmaları, yurttaşlarını mutlu etmeleri, çağdaş üretim ve tüketim düzeylerine ulaşmaları, uluslararası demokrasi/ refah/ saydamlık/ bilim ve teknoloji/ yenilikçilik endekslerine ulaşmaları mümkün değil. İşsizlik ve yoksulluk diz boyu. Rejimler arkaik, ama toplumun öncü kesimleri ve yurttaşların büyük çoğunluğunun yaşamı gerçek ve geleceğe dönük! Bilimde, teknolojide, eğitimde, çağdaş ekonomide gerilik, arkaik rejimlerin ve anlayışların iktidarlarında en önemli etken..
Burada bir ikilem var: Geleceğe bakmayan rejimler ve geleceğe bakan toplum! Bu problem, bu açmaz, Tunus’ta iktidarın yıkılmasıyla sanki çözüm yoluna girdi! Mısır’da da! Tabii, yıkılan ve yıkılacak rejimlerin/yönetimlerin yerini alacak olanların niteliğini kestirmek zor. Çünkü bu toplumların bütününde, gerilik egemen. Arkaizm her yönüyle güçlü! Ancak bugünkü ayaklanmaların sonucunda kurulacak yeni iktidarların, ileri yönelik daha çağdaş yönetim unsurlarını barındırması da kaçınılmaz...
Bu sayımızda Tunus ve İslam ülkeleri üzerine bir dizi yazıyı sunuyoruz size. Tunus konusundaki yazılar Nature dergisi kaynaklık yapıyor. İslam ülkelerinde patent konusunu ele alan diğer bir yazı da, konuyu bir başk açıdan bütünlüyor.
Tunus üniversitelerinde bilim insanlarının anlattıkları önemlidir.
Özgürlükçü olmayan, totaliter ve otoriter eğilimli bütün yönetimler, bilimi baskı altına alırlar, bilimsel düşünmeyi ve üretimi bir şekilde engellerler ve üniversitelerde yandaş yönetim sistemi kurarlar! Siz bir yandan bilimi sözde geliştirmeye çalışırsınız, ancak liyakata dayanmayan yönetim ve ödüllendirme sistemi, gerçek bilimi ve bilimsel düşünceyi geliştirmez, engeller ve ülke yerinde sayar!
Türkiye de bugün böyle bir durumla karşı karşıyadır!
***
Doğan Kuban İslam ülkelerinin kurtuluşu üzerine yazısıyla, bu ülkelerin içinde bulundukları çok temel açmazı yeniden gündeme getiriyor: Bu açmaz, İslam ülkelerinin ekonomik, bilgi-bilim ve teknoloji üretimi ile düşünce alanındaki gerilikleri ve dolayısıyla Batı ekonomisinin kesin egemenliği altında olmalarıdır. Bu tipik bir çağdaş pazar sömürgesi ilişkisidir.
Celal Şengör, dergide yazılarına yeniden başladı! Biz yayıncı olarak sevindik şüphesiz ki! Şengör, bilim ve bilim tarihi üzerine derin bilgisi, bilimsel üretkenliği ile kendi alanında dünyanın sayılı insanları arasında bulunması, uluslararası bilimsel ilişkileri ve tanınmışlığı, pek çok önemli toplantılara konuşmacı olarak çağrılması ile, ülkemizin önde gelen az sayıdaki bilim insanları arasında hakkettiği yerde bulunur.
Şengör’ü, kapımız açık diyerek yolcu etmiştik. Zaten kendisi de, bilim konularında etraflı yazılar yazma sözü vermişti. Her konuşmamızda, anlattığı bilim konularını yazması için teşvik ettik. Son telefon konuşmamızda yeniden yazmaya hazır olduğunu hissettim, Celal senin köşen orada, başlayabilirsin dedim. Böylece aramıza yeniden döndü! Okurlarını da sevindirdi!
Ülkemizin, toplumun, bilimsel olarak çok yönlü inşa edilmeye ihtiyacı var. Bugün bu görevimiz daha da önem kazanıyor. Bugünkü iktidar geçicidir. Bu iktidarı da iyi bilime, iyi ve doğru bilimsel inşaya katkı yapmaya teşvik etmek zorundayız! Biz aydın insanlar, (ve yurtseverler) olarak, üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek durumundayız!
Görevimiz, kötülerle mücadele ve iyi şeyleri teşviktir!
En sonunda, bütün iyi şeyler Türkiye’ye yarayacaktır!
--
CBT sayı 1246, 4 Şubat 2011, Gündem yazısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder