İçeride:
* İflas etmiş bir hukuk ve yargı! 10 yıl boyunca insanları yargılanmadan, hüküm giymeden esir tutan ve hayatları bitiren bir siyasal ve hukuki çürümüşlük ortamı! Adalet ne devletin ne de ülkenin ne de bireyin temeli! Kokuşmuşluktan dışarıya adım atamıyorsunuz! Korku!
* Hizbullahçılar, çok değil, 10 yıl öncesinin dehşet örgütü, 188 kişinin katilleri, terör ve cinayet tarihine domuz bağları ile geçmiş, sadece bir adamı 42 kişinin öldürülmesinden sorumlu ölüm makinesi olarak kayıtlara geçmiş... “Yasa” gereği özgürler hepsi..
* Belki de en önemlisi, sonrası: Binlerce kişi onları “tekbirlerle” karşılamış! Allah Allah ya allah!!! Yüzlerine bakıyorum, hepsi onbinlerce kişiyi, “düşmanı”, öldürebilir! Hazırlar! Din uğruna!
* Veee Başbakanın uçağından eksik olmayan bir dinci gazetede katli vacip yazıları...
* Yine serbest bırakılan bir “mafya reisi”, kimine göre 50 kimine göre 100 arabalık bir konvoyla karşılanmış cezaevi kapısında!
* Çarpışanlar ülkesi! Vuruşanlar ülkesi! Yüzbinlerce, milyonlarca evsiz barksız, işsiz güçsüz, ne iş olursa yapacak insanların ülkesi burası!
***
Katiller, caniler dışarı!
Çünkü onlar iktidara karşı değiller! İktidarın sevgili kulları!
Buna karşılık, Balbay, Özkan, Perinçek ve arkadaşları, subaylar, komutanlar; gerçek aydınlar, yazarlar, gazeteciler, düşünenler, içeri!
Çünkü onlar katil değiller ve üstelik iktidarın anlayışına, ülkeyi derin toplumsal uçurumlara ayırmasına, bölüp parçalamasına, ülkede dinci bir yapı oluşturulmasına karşılar!
Hukuk, yargı, adalet, 12 Mart'da (1971), 12 Eyül'de (1980) bile bu kadar anlamsız, bu kadar tarafgir, bu kadar insan düşmanı, bu kadar siyasal olanın emrinde olmamıştı!
Hukuk ve adalet yoksa bir ülkede, hiç bir şey yoktur. Demokrasi zaten yoktur! İnsan hak ve özgürlükleri de yoktur! Can, mal güvenliğiniz de yoktur! Basın özgürlüğü hele, hiç yoktur!
Karanlıkların ruhları, ceplerinde veya ellerinde suç unsurlarıyla evinizi ve çalışma ofisinizi basabilir, palas pandıras götürülebilirsiniz; dinledikleri telefonlarınızdan bir kaç sözcük bulup suç unsuru yaratabilirler; içeri atıldınız mı 10 yıl çıkmayabilirsiniz!
Ne siyasal namus ve ahlak kaldı, ne hukuksal!
***
Dışarıda:
Pakistan'da ülkenin en büyük eyaleti olan Pencap Valisi Salman Teysir'i, koruması 27 kurşunla delik deşik ediyor. Vali, iktidar yakındı ve ülkenin önemli siyasetçisiydi. Vali, “İslama hakaret” olarak adlandırılan yasaya karşı çıkmış. Yasa, bir hristiyan kadını İslama hakaret ettiği gerekçesiyle idama mahkum etmişti. Taliban ve köktendincilerin kıskacı! Ülke yoksulluktan kırılıyor, yoksulluk-kargaşalık ve İslami siyaset iç içe... İnsan hakları ve özgürlük?!
Sudan, soykırımın gerçekleştiği ve Başkan'ının kırmızı bültenle arandığı bir ülke; ülke sonu gelmez iç savaş içinde ve bölünebilir! İnsan, bir kan torbası!
İran! Siyasal İslam iktidarı üzerinde karabulutlar yoğunlaşıyor. Atom bombası üretiyor, İsrail'i yoketme azminde! Atom bombası ilk İran'da patlayabilir!
Irak, sunni-şii, Araplar ve Kürtler, El Kaide ve Amerikalılar tabii.. Gizli açık bir içsavaş sürüyor!
Afganistan, Siyasal İslamcı Taliban, El-Kaide ile NATO ülkleri arasında bölünmüş bir ülke. İç savaş sürüyor!
Mısır, dincilerin savaş alanı! Yeni yılın ilk gününde bir Kıpti kilisesine atılan bomba ile 21 Mısırlı Hristiyan öldürüldü! Kıptiler protestoda!
Sürünme hakkı, öldürülme hakkı, yoksulluk ve açlıktan ölme hakkı!
***
Buraları İslam ülkeleri! Yoksulluğun, siyasi iktidar çatışmalarının, cinayetlerin, savaşların, yoksullukların kol gezdiği yerler, doğudan batıya, kuzeyden güneye!
Emperyalizmin ve yerli kuklaları veya işbirlikçilerinin, sömürge, sömürü pazarı! Ellerinin altında herşeyi yapabilecekleri ve yaptırabilecekleri milyarı aşan bir nüfus ve büyük bir muazzam bir arazi!
Kimilerinin, oraları kendi vatanlarının sandığı!
İslamın kullanılarak, ulusların, toplulukların, halkların birbirine kırdırıldığı bir dünya!
6 Ocak 2011 /Bilim ve Siyaset, obursali@vumhuriyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder