Neyse bir ara verelim bilime.. İktidar siyaseti
bu kez neler doğurdu biraz ona bakalım. Nur topu gibi yeni bir dönem resmileşti
sayılır şimdi de.. Her ne kadar yasal olmasa da, uygulamada tam resmiyet
kazandı... Bütün bu anayasal çiğnemelere gün gelir uzaydan, Ay’dan, Marstan bir
başsavcılık kulak kabartır!
20 yıllık
en güvenilir adam
1) Binali Yıldırım’dan başkası oraya oturtulmazdı. “Buz yüzlü adam”,
yani Adalet Bakanı olamazdı. Metin okuma dışında halkla nasıl ilişki
kurabilirdi bilmiyorum. Yıldırım, Cumhurbaşkanının hemen her aşamada yanında. Güvenilir
adam. 20 yıldır her şeyi bilen kişi.
AKP demek inşaat, arsa, oto yol, duble yol, boru
hattı ihaleleri vb demek. Hepsi o kadar! “Kupon arsa” merakı ayyuka çıkmış bir
yönetim. Gelenler gidenler, komisyonlar gırla.. Parti’nin de büyük zenginlik
kaynağıdır bu alan... Al gülüm-ver gülüm.. Merak ettiğim konu: Binali Bey
yaşadığı bu 20 yılı anlatır mı, bir varmış bir yokmuş hesabından..
Sanayinin de, kişi başına milli gelirin de
2007düzeyine gerilediği bir “parlak Erdoğan dönemi”! Bir de, önce PKK’ye teslim edilen kentlerin,
bu kez yüzlerce şehit vererek geri alınmaya çalışıldığını da, son güncel durum
olarak bu döneme ekleyelim.
İktidar sahiplerinin hiç “milliiiii geliiiiiiiir” diye
bağırdığını duyuyor musunuz yıllardır?! Neden acaba? Bir açıklama yapsalar da
anlasak, Mehmet Şimşek Bakan
yapılmazsa konuşur..
Hazırol...
Rahat
2) Adalet
Bakanı
“Partimizin tek lideri” diyerek ve korkusuzca Anayasal kayıtlara da geçirerek,
o yükseklerden gelen mesajı okumaya başladığında, istisnasız herkesin hazırola
geçtiği görüntü, resmen nasıl ve hangi tür bir rejime girdiğimizin net
fotoğrafıdır. İstiklal marşıymış, şehitlere saygı duruşuymuş.. Bırakın bir
kenara..
Yoksa bu kongre kışlada askerlerin gözetimi ve
zaptıraptı altında mı yapıldı, bilemedim.
Sivil dönem bitmiştir. Siyasi kesin emir komuta
dönemi başlamıştır. Burada farklı bir sese, tartışmaya falan hem yer yoktur hem
de gerek.. Davutoğlu, iktidar tarihinde boş kubbede yankılanan son özel ses
olarak kayıtlara geçmiştir. Hayır, Davutoğlu muazzam, demokratik vb siyaset
programı ortaya koymuştur, demiyorum.
Sivrilen
temizlenir, sıradan ol!
3) Bu dönemin yeni
özelliği, siyasi arenada sivrilenlerin tek tek temizlenmesi operasyonu eskiden
tek adamlarla sınırlı iken, şimdi ise orakla tarlada başak biçme operasyonuna
dönüşmüş olması. Tek tek derken, mesela Abdullah
Gül, sonra Ahmet Davutoğlu..
Bunlar RTE’ye tam alternatif isimlerdi. İkisinin arasında, diğer kurucular
biçilmişti: Mesela Bülent Arınç’lar..
Bu Kongre tam bir mezarlık yarattı. Parti içinde
ağırlığı artan neredeyse herkes yönetimden dışlandı. Hiç beklemediğim bir
çapta, hacimde, yoğunlukta.. Artık ne derseniz..
Yalçın
Akdoğan
mesela şaşırmış mıdır? Ya Süleyman Soylu..
Numan Kurtulmuş peki? Ve diğerleri: Faruk Çelik, Ömer Çelik, Cemil Çiçek, Mehmet
Ali Şahin...
Neden
dışlandılar?
4) Bu isimlerin siyasi vb
özgül ağırlıkları parti yönetiminde Binali Yıldırım’dan daha fazla olduğu için
mi dışlandılar?
Binali Bey bir “ölçü birimi” olarak alındı da
yukarıdakiler buna göre mi budandı?
Yoksa, bunların da bir kısmı yakın gelecekte
potansiyel Davutoğulları olarak mı göründü de, “bu iş böyle tek tek olmuyor”
dendi ve toptan zoperasyon yapıldı?
Bilemiyorum.
Fakat beklemeliyiz ki, bu isimlerden bir kısmı
Hükümette yer alabilir..
Bir geçiş aşaması olarak.
Yeteri kadar sahnede kaldılar! Artık yerlerini
yenilere bırakma zamanı geldi!
Kötü niyetli olmayın lütfen! Bu bir “siyaseti
gençleştirme operasyonu”!
Hükümet mi önemli parti yönetimi mi?
Tabii ki parti yönetimi!
5) Bütün bunlardan sonra kesin
olan şudur: AKP içindeki bu yeni durum, içinde ve dışında enerji birikimini
artırmıştır. Bu bir fizik yasasıdır!
Liderin ilk sallandığı noktada....
***
Daha epey var Kongrenin çağrıştırdığı.. Ama “yerim dar, oynayamıyorum” diyeyim, bir
bahane olarak..